Ana Sayfa TÜRKİYE EKONOMİSİ 4 Şubat 2018

Murat Cebecioğlu, ekonomiyle ilgili altı çizilecek açıklamalarda bulundu

Esenyurt’un yerlilerinden olan ve hem siyasette hem de ticarette saygınlığı ile anılan Murat Cebecioğlu, kendi ihtisas alanı ekonomiyle ilgili altı çizilecek açıklamalarda bulundu.

AK Parti’nin Kurucu Üyesi de olan Cebecioğlu, Esenyurt’ta başarılı siyasetin yanı sıra ticarette de iyi bir çıkış yapıp adından söz ettirerek taraflı tarafsız herkesin takdir ettiği bir isim oldu. AVM’lerle ilgili köklü çözüm önerilerinde de bulunan Murat Cebecioğlu, ekonomiyle ilgili bilimsel ve analitik açıklamalarda bulundu.

”MURAT CEBECİOĞLU’NDAN AVM’LERE YÖNELİK KALICI ÇÖZÜM ÖNERİSİ”

Kendi ihtisas alanı olan ekonomi ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Cebecioğlu, “Gelişmekte ve büyümekte olan ülkemizin yeni fikirler ve projelere ihtiyaç duyduğu bir hakikattir. Elbette çok çeşitli projeler uygulanmaktadır ama yeni fikirler üretmek yeni projeler yapmak gelişmek açısından önemlidir Belki zaman zaman uygulanan projelerinde yenilenmeye yeniliğe ihtiyaç duyduğu kaçınılmaz bir durumdur. Bir düşünüründe dediği gibi ”değişmeyen tek şey değişimin kendisidir”.

Bende bazı ekonomik ve sosyal yaşam üzerinde gerek denenmiş gerekse yeni projeler üzerinde naçizane çalışmaktayım.

Bunlardan bazıları;

1- Bölgesel asgari ücret; Büyükşehir yaşamındaki maliyetlerle kasaba ve köylerdeki yaşamanın maliyeti bir değildir. Bölgesel asgari ücret uygulaması eğer ki SSK, BAĞ-KUR primi indirimleri, vergi indirimleri ve teşviklerle desteklenirse faydalı olacaktır. Bu istihdam anlamında yatırımları o bölgelere yani gelişmemiş bölgelere kaydıracaktır. Yatırımcılar büyük şehirlere nazaran düşük asgari ücret bölgelerine yönelecekler ve refah ülke geneline yayılabilecektir. Önyargılı yaklaşmadan bir düşünelim. Birçoğumuz Anadolu’dan geldik. Hangimizin geldiği köy ve ilçelerde iş imkanı var veya iş imkanı olsaydı birçoğumuz büyük şehirlere göçer miydik?

2- Yerinde ikamet; Yani köyünde ve kasabasında yaşayanların göç etmesinin önüne geçebilecek sosyal faydalar getirmeliyiz. Köyden kente veya şehirden köye dönüş artık pek bir anlam ve gerçeklik ifade etmiyor. O yüzden kırsalda yaşayan ailelerimizin sigorta primi vs gibi desteklenmesi göçün önüne geçecektir. Sadece emekli olabilmek için insanlarımız köyden kasabadan büyük şehirlere göç etmektedir. Unutmamalıdır ki köyde yaşayan her insan aslında bir üreticidir. İnek besler, süt üretir, bal üretir, et üretir, tavuk üretir, sebze ve meyve üretir. Bunu kendi ailesinin ihtiyacı kadar bile üretse o üretime katkı sağlıyor demektir. Günümüzün en önemli sorunu üretememek değil midir?

3- Hayvancılık ve tarımın geliştirilmesi için çalışmalar çalıştaylar; Sektörün önde gelenlerinin fikirleri alınmalıdır. Sadece siyaseten işin başına geçenler kendi fikirleriyle hareket etmemeli meslek ve üretici örgütleriyle, üreticilerle çok kapsamlı çalışmalar yapmalıdır. Her ne olursa olsun traktör ve ekipmanları için yani tarım ve hayvancılık için kullanılan yakıttan ötv denen verginin sıfırlanması en elzem konudur. Traktörün senede yaktığı yakıttan asla vergi kaybı oluşmaz. Tarım aynı zamanda hayvancılıkla bağlı konulardır. Yem üretimi tarıma tarım üretimi de hayvancılığa bağımlı konulardır. Elbette her şeyi benimde bilmem mümkün değil bu konuda ama bir şeyler yapmanın zamanı geçiyor. Çok geç kalmadan bu konulara eğilmemiz gerekmektedir.

Mercimeği, pirinci, unu, eti bile ithal eder hale geldik 30 senede. Bence düşünmeliyiz.

4- Esnaf ve KOBİ destekleri; sadece cüzi krediler vererek kalkınma sağlanamaz. Para istemiyor esnaf SSK ve BAĞ-KUR primlerini yatıramıyor. Primler inanılmaz yüksek. Yeni işçi alabilmenin maliyeti primlerle birlikte gerçekten esnafı ve KOBİ’leri zorlamaktadır. Primler düşürülmelidir. İşsizliğin yüzde 12’leri geçtiği ülkemizde en azından yeni istihdam artışı için SSK primleri işçi sayısı konulmadan düşürülmeli veya kaldırılmalıdır uzun bir süre için. Evet, vergi ve primler arttıkça devletimizin geliri artmaktadır. Fakat sorarım sizlere işyerleri kapandıkça yeni işyerleri açılmadıkça hangi vergiyi toplayacak, hangi işsizliği azaltabileceğiz.

Ekonomi okuyanlar bilirler Laffer eğrisini, yani vergi oranları artıkça vergi gelirleri bir süre artar. Fakat bir müddet sonra ise vergi kaynakları azalmaya dolayısıyla vergi gelirleri azalmaya başlar. Çünkü artık işletmeler açılmamakta kapanmaya başlamaktadır. Gelirler düşmeye başlamaktadır. Doğal olarak vergi gelirleri artmaz düşer.

5- Belki de en uçuk düşüncelerimden biridir AVM’ler; AVM’lerin 20 yıl gibi uzun bir süreye yayılarak eğitim ve sağlık alanlarına dönüştürülmesi. Hemen olur mu canım böyle şey demeyin! Bal gibi olur. AVM sahipleri ne yapacak dükkân sahipleri ne yapacak diyorsunuz. 20 yıl gibi bir zamandan bahsediyorum. Elbette belli bir kamulaştırma bedeliyle direk devlet tarafından kamulaştırılarak yapılmalı. Onlarda şehir dışında AVM’lerini kurabilir bu süreçte AVM’lerin tamamı şehrin en yoğun olduğu yerlerde. Yani eğitim sağlık gibi sorunların en yoğun olduğu yerler. Düşünün yakınlarınızda kaç AVM var işte buralar okullar ve sağlık tesisleri olacak.

Bunun birde ekonomiye kazanımları olacak. Nasıl mı? AVM deki her mağaza o bölgedeki insanlara satış yapıyor, yani para kazanıyor. AVM kapanınca bunlar tekrar o bölgede gücüne göre caddelerde sokaklarda mağazalarını açacaklar. Caddeleri ve sokakları canlandıracaklar. Kira gelirleri tabana yayılacak. Bu gelirler sadece bir şirkete gitmeyecek. Yine aynı çalışanlar çalışmaya devam edecekler. İstediğimiz milli hasılanın tabana yayılması değil mi?

Elbette bu projeler üzerine geçmişte de pek çok çalışma yapılmıştır. Ben de en basitinden birkaç şey yazmak istedim. Olamayacak şeyler değil. Üretimden tüketim topluma gidişimiz hızla devam ediyor. Üretimi arttırmadan birçok şeyi başaramayacağımız ortada. Burada en büyük görev ise devletimize düşmektedir. Üreten Türkiye olmaktan başka bir çaremiz yoktur” diye konuştu.

selyus