Ana Sayfa TÜRKİYE EKONOMİSİ 29 Kasım 2015

Şehir çözümlendiği zaman medeniyet anlaşılır

Şehirlerin, bir medeniyetin dış dünyaya akseden en mühim ve karmaşık eserleri olduğunu dile getiren Prof. Dr. Sadettin Ökten, “Bir şehri çözümlediğimiz zaman o şehirde yaşayan toplumun medeniyet tasavvurunu anlamak mümkün olur” dedi.

Çalışanlarının, görev ve sorumluluk alanlarındaki literatürü yakından takip edebilmeleri ve mesleki birikimlerini geliştirmeleri amacıyla TOKİ; mimarlık, şehircilik, kültür, estetik, tasarım ve uygulama gibi konularda uzmanların konuşmacı olduğu seminerler düzenliyor.

TOKİ çalışanlarının bilim ve fikir insanlarıyla buluştuğu seminerlerin ilkini “Ev ve Şehre Dair Bir Muhasebe, Mukayese ve Teklif” başlığıyla Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Düzenli, ikincisini de “İstanbul’un Tarihi Gelişimi” başlığıyla Dr. Mimar Sinan Genim vermişti.

“ŞEHİR VE MEDENİYET TASAVVURU”

Kasım ayında üçüncüsü düzenlenen seminerin konuğu Mimar Sinan Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Sadettin Ökten’di. Ökten, TOKİ’nin Halkalı’daki İstanbul Hizmet Binası’nda İdare çalışanlarına “Şehir ve Medeniyet Tasavvuru” başlıklı bir seminer verdi. Bir medeniyetin dış dünyaya akseden en mühim ve karmaşık eserinin şehirleri olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ökten, “Bir şehre girdiğimiz, incelediğimiz ve çözümlediğimiz zaman o şehri inşa eden veya o şehirde yaşayan toplumun medeniyet tasavvurunu anlamak mümkün olur” dedi.

“ÜSLUPTA ORANTI, UYGUN KULLANIM VE BÜTÜNLÜĞÜNE BAKIYORUZ”

Mimarlar olarak öncelikli olarak üslupta orantı, uygun kullanım ve bütünlüğüne baktıklarının altını çizen Prof. Dr. Sadettin Ökten, seminerde şu görüşlere yer verdi: “Başlığımız şehirli aktör. Birinci sorumuz şu: Şehirli kim? Yaptığınız her eylem reflekslere dayanmıyorsa, mutlaka bir kimliğin görünür hale gelmesidir. Bu bir tercihtir. Kimlik, hayata dair bir tercihtir. Çoğu kez bilinçli olmayız bu konuda. Ama o bilinçsel olmayışın arkasında bir başkasının şahsi veya toplumsal tercihi vardır. Dolayısıyla şehirde yaşayan kim sorusuna, şehirde yaşamak bir kimliğin beyanı olarak ortaya çıkar diyerek devam ediyorum. Yani şehirlinin bir tercihi, bir seçimi vardır. Bu tercih veya seçim, bir eylemler bütünlüğü içerisinde kendisini gösterir.

HEM ŞEHRİ İNŞA ETMEK HEM DE ŞEHİRDE İNŞA EDİLMEK…

Şehirli, şehri inşa etmek emelindedir ve şehir de inşa edilmek arzusu ve emelindedir. Eylemlerini hem şehri inşa etmek hem de şehirde inşa edilmek doğrultusunda gerçekleştirir veya gerçekleştirmelidir. Buradaki inşaat sözcüğü bildiğimiz, yani müteahhidin beton dökerek yaptığı inşa da dahil her türlü eylemle birlikte maddi ve manevi olarak hem inşa etmek hem de inşa edilmektir. Dolayısıyla şehir hayatı tekrarlanırken terakki eder. Tekrar ve terakki kavramı, iç içedir. Şehirli bu süreçte yer alır. Bu sürecin hem öncüsüdür bu süreci hem provoke eder, geliştirir, üretir hem de bu sürecin izleyicisidir. Zaman zaman öncüsü, zaman zaman izleyicisidir. Bu süreç dinamik bir süreçtir, çünkü eylem var içinde. Yaşıyorsunuz eylem yapıyorsunuz. O halde şehir dediğimiz şey hayat, eylem, şehirli bunlar bir grup, buna dinamik boyut diyoruz. Artı şehir mekanı statik olup ikisinin bir araya gelmesinden oluşur şehir dediğimiz şey. İnsan ve mekan ile şehir bütünleşir.” 

selyus