Ana Sayfa TARİH 10 Temmuz 2015

Tarihi pencereden Yeldeğirmeni

Kadıköylü Y. Mimar Göksel Öksüz, tarihi kentler onlara kimliğini kazandıran yapıları, yapım ve malzeme teknikleri vede kent yerleşimleri alanında çok önemli bir araştırma yaptı. Bu çalışmayı da Kadıköy’ün tarihi kent parçalarından biri olan ve buram buram tarih kokan Yeldeğirmeni bölgesinde yaptı.

İstanbul’un tanınmış ve başarılı Y. Mimarı Göksel Öksüz, tarihi kentler onlara kimliğini kazandıran yapıları, yapım ve malzeme teknikleri ve de kent yerleşimleri alanında çok önemli bir araştırma yaptı. Bu çalışmayı da Kadıköy’ün tarihi kent parçalarından biri olan Yeldeğirmeni bölgesinde yaptı. Y. Mimar Öksüz, yaptığı bu önemli araştırmayı İstanbul Takipte Haber Sitesi aracığıyla İstanbullularla paylaştı.

Kadıköy’ün ağırlıklı kent yerleşimi her ne kadar 19 y.y. ve sonrasında oluşmaya başlamış olsa da aslında İstanbul’dan çok daha eski bir geçmişe sahiptir. M.Ö. 5000’li yıllar ile başlayan Neolitik yaşam kültürünün izlerini taşıyan Fikirtepe yerleşkesi Kentin kuzeyinde bugün E5 karayolu sınırında ve Yeldeğirmeni bölgesinin batısında çok yakın bir konumda yer almaktadır. MÖ 1000 yıllarında Fikirtepede Fenikeliler tarafından Hardeon adında bir ticaret kolonisi oluşturulduğu ve sonrasında MÖ 700 lü yıllara kadar bölgenin ticaret merkezi olarak işlevini sürdürdüğü bilinmektedir.

Ancak M.Ö 7. y.y. da Bizantion un kurulması ile bölge eski önemini yitirmiş ve hatta “Körler ülkesi” olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Bölge sırasıyla Bitinya, Pontus Krallığı, Bergama Devleti, Roma, Osmanlı hakimiyetinde bulunmuştur. Bizans döneminde Bölge İmparatorluk yöneticilerinin rağbet ettikleri sayfiye yerleşkesi olarak kullanılmıştır.

2.2. Osmanlı Dönemi

İstanbul’un fethi sonrası Fatih Sultan Mehmet bölgeyi kadısı Hızır Bey’e verir ve bundan dolayı adının Kadıköy olarak değiştiği söylenmektedir. Bu dönemde de Bizans döneminde olduğu gibi saray çevresi üst düzey yöneticilerin sayfiye yeri olarak işlevini korumuştur. 18. y.y. la kadar Rum ve Türklerin yaşadığı bölgede sonrasında Ermenilerinde yerleştiği görülmektedir. Bu dönem itibari ile bölgede nüfusun hareketlenmesine paralel olarak camii, kilise, çeşme binalarını yapımına başlanır.

1872 yılında kuzguncukta yaşanan yangın sonrası burada yaşayan Yahudilerin Yeldeğirmeni’ne yerleşmeye başlaması ile apartmanların inşa süreci başlamıştır. Kendine has sade bir mimari çizgisi olan bu apartmanlardan bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. 1906 yılında Haydarpaşa garının inşasının başlaması ile birlikte Yel değirmeni burada çalışacak mühendis ve işçiler için yaşam alanı olmuş ve Valpresa apartmanı, Süngit apartmanı, Osman gazi ilkokulu gibi pek çok sembol yapı bu dönemde inşa edilmiştir.

Bu dönem sonrasında tren garına yakın olması sebebi ile bölge ticari önemini arttırmış ayrıca Şehremaneti gibi kamusal yapılar inşa edilmiştir.

2.3. Cumhuriyet Dönemi

1955 de İstanbul’un genelinde yaşanan siyasi içerikli olaylar Yeldeğirmeni’nde sosyal, ekonomik ve fiziki yapıda önemli değişikliklerin habercisi olmuştur. Zira bu tarihten itibaren azınlık nüfusunun kenti terk etmesine paralel olarak Bölgenin Demografik ve sosyoekonomik yapısı değişmiş terkedilen alanlar özellikle Anadolu’dan göç eden vatandaşların yeni yaşam alanlarına dönüşmüştür.

Ayrıca 1973 yılında 1. Boğaz köprüsünün devreye girmesi ile Kadıköy İstanbul’un yeni yerleşme alanlarından biri olmuş ve buda tarihi kent merkezine baskıyı arttırarak bölgenin betonlaşmasını hızlandırmıştır.  1981 yılında bölgenin sit alanı olarak ilan edilinceye kadar geçen süre içerisinde eski binaların yıkılarak yerine betonarme bina inşa süreci yoğun bir şekilde yaşanmış ve Yeldeğirmeni bu süreç içerisinde tarihi binalarının çoğunu kaybetmiştir. Ancak bugün itibari ile de bölgede 302 adet tescilli yapı bulunmaktadır. Her ne kadar tarihi yapıların pek çoğunu kaybetmiş olsa da Sevindirici olan bölgenin kendine has ızgara planlı kent yerleşim dokusunun korunmuş olmasıdır.

3. GÜNÜMÜZDE YELDEĞİRMENİ

Günümüzde Yeldeğirmeni İstanbul’un en yoğun transfer noktalarından biri olan Kadıköy kent meydanının sınırında, finansal, rant sal, modern kent tepelerinin arasında kent kimliğini korumuş bir vadi gibidir. Zira Kadıköy kent meydanı otobüs, vapur, tren ve son dönemde metro aktarım merkezi ile her gün yüzbinlerce insanın İstanbul’un farklı bölgelerine ulaşabilmek için yoğun bir şekilde kullandıkları önemli bir aktarım merkezidir. Bu özelliği Kadıköy kent meydanın çevresini önemli bir ticari merkez haline dönüştürmüştür.

Özellikle bugün Caferağa Mahallesi sınırları içerisinde kalan ve Bahariye caddesi ile sahil arasında kalan bölge içerisinde geçmişte konut fonksiyonlu yapıların neredeyse tamamı ticari fonksiyona dönüşmüş durumdadır. Bölge bu finansal ve rant sal baskı karşısında Kadıköy’ün diğer bölgelerine nazaran daha korunumlu kalmasını hiç şüphesiz bazı doğal bariyerlere sahip olmasına borçludur.

Bölgenin sahilden başlayarak yükselen dik eğimli topoğrafyası bunlardan bir olarak gösterilebilir. Bölge Kadıköy kent meydanına çok yakın olsa da bu toprafik özelliği onu bölgeden adeta uzaklaştırmıştır. Bu yüzdendir ki Hemen güneyinde kalan Caferağa Mahallesi ticari açıdan Yeldeğirmeni’ne nispetle çok daha fazla rağbet görmüş durumdadır. Ancak günümüzde Bölgenin coğrafi olarak merkezinde kalan alanları hariç özellikle Kent meydanına paralel hattı olan Rıhtım caddesi, kuzeyinde Haydarpaşa tren istasyonu ile sınırını oluşturan Org. Şahap Gürler Caddesi ve güney sınırını oluşturan Söğütlüçeşme caddesi Yoğun bir şekilde ticari fonksiyonlar ile donanmıştır.

Bölgenin doğu sınırını çizen ve 1900 yıllara dayanan tren hattı da aynı şekilde en önemli doğal bariyerlerden biridir. Zira Bu hattın diğer bölümü olan acıbadem mahallesi ile yel değirmeni mimari kimliği karşılaştırıldığında bu değişim ve dönüşüm çok net bir şekilde görülecektir.  Yel değirmeni mahallesi özellikle kent yerleşim dokusunu ve kimliğini korumuş iken hemen sınırında bulunan acıbadem bölgesi bambaşka bir imar, kent kimliği ve yapı stoku ile karşımıza çıkmaktadır.

Bir başka doğal koruma bariyeri de hiç şüphesiz inşa edildiği günden bugüne varlığını sürdürmüş olan Haydarpaşa tren istasyonu arkasında kalan istasyona ait kamusal alanlardır.

Günümüzde yel değirmeni mimari kimliği, tarihi yapı stoku, eşsiz lokasyonu ile İstanbul’un gözde alanlarından biri haline dönüşmüştür. Bu tür kazanımlar Tarihi kent merkezlerinde genel olarak olumsuz uygulamalar şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu tür olumsuzluklarla yitirilen mahalle kültürünün eklenmesi ayrıca süreçleri hızlandıran unsurlar olmaktadır. Bu kaygıları yakından hisseden kimi Sivil Toplum Kuruluşları ve yerel çevreler İstanbul genelinde tarihi kent merkezlerinde oluşabilecek tahribatları en aza indirme adına kamu ve yerel aktörler ile birlikte koordineli birtakım projeler geliştirmekteler.

4. YELDEĞİRMENİ YENİLEME PROJESİ

Yeldeğirmeni özelinde buna benzer bir proje Kadıköy belediyesi ve Çekül vakfı tarafından 2010 yılının Ağustos ayında başlatılmış. Proje özetle Bölgenin kentsel kimliğini ve mahalle dokusunu korumak, fiziki ve sosyal çevreyi canlandırmak ve gelecekte yoğun bir şekilde hissedeceği kentsel baskıyı eleminize edebilecek tedbirlerin alınması olarak özetlenebilir.

Proje kapsamında

1. Geçmişin izlerini korumak

2. Günümüz potansiyellerini ortaya çıkarmak

3. Geleceği kurgulamak

4. Bütünleşmeyi sağlamak

Ana hedef başlıkları altında farklı projeler geliştirilmiş ve bunlar hayata geçirilmeye çalışılmıştır.

Tarihi kent merkezleri dünyanın her bölgesinde maalesef modern kent yaşamı ve buna yönelik hazırlanan kent planlarının yoğun baskısı altında kalmaktadır. Bu bölgeleri koruyabilmek ve gelecek kuşaklara aktarabilmek hiç şüphesiz ona kimliğini veren planlamasını ve bu plana uygun olarak inşa edilmiş yapıları korumak ile mümkün olmaktadır.

Uygulanan proje kapsamında Geçmişin izlerini koruma başlığı altında tarihi kent kimliğini oluşturan yapıların korunması ve bakımı ile ilgili tedbirler alınmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda bazı yapılar restore edilmiş ve bazılarının cephe bakımları yapılmıştır. Ayrıca Mahalle kimliğini yeniden hatırlatacak birtakım kamusal alanlar oluşturulamaya çalışılmıştır.

Bir başka temel unsur olarak potansiyelleri ortaya çıkarmak için mekanı ve çevreyi canlandırmak hedeflenmiştir. Bu bağlamda Kentin ana aksları üzerinde canlandırma koridorları adı verilen projeler kapsamında bölge yaşayanları tarafından çok iyi bilinen ve yoğun bir şekilde kullanılan sokakların fiziki yapısında rehabilitasyon işlemleri yapılmıştır. Bunlara ilave olarak kentin gridal planının kesişme noktalarında kent hafızasına katkı veren odak noktaları düzenlenmeye çalışılmıştır.

Tabi bu tür projelerde en önemli unsur bölge sakinlerinin projelere katılımının sağlanması ve kent geleceğinin birlikte ortak akıl ile dizayn edilmesidir. Kentte oluşturulan sivil toplum inisiyatifleri ile bölge sakinlerinin karar alma süreçlerine etkin olarak katılımı sağlanmaya çalışılmıştır.

Projenin Yel değirmeni bölgesine bir cazibe getirdiği aşikardır. Ancak tüm bu çalışmalar bir yönü ile de bölgenin canlanmasına ve özellikle kentin doğu –kuzeydoğu bölgesi içerisinde bu zamana kadar görülmemiş bir yoğunluk ve konut dışı fonksiyonların yer almasına sebebiyet vermiştir. Bu bölgede yoğun bir şekilde sanat galeri ve kafeteryaların hizmeti sunan işletmelerin yoğunlaştığı görülmektedir. Bunlara ilave olarak öngörülemeyen ve istenmeyen bazı fonksiyonlarda görülmektedir.

5. GELECEKTE YELDEĞİRMENİ

Yel değirmeni konumu itibari ile çok önemli kamusal alanlar ve bu alanlar üzerinde düşünülen projeler ile kuşanmış bir kent parçası. Bu projeler bölgenin tarihi kent kimliğini koruması ve sürdürebilmesi için fırsatlar sunsa da henüz netleşmemiş çalışmaların olası fonksiyonlara göre bir takım tehditleri bünyesin barındırdığı düşünülebilir.

Kadıköy Kent Meydanı Projesi :

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul’un en önemli aktarım merkezlerinden biri olan Kadıköy kent meydanı ile ilgili düzenleme projesini yakın zamanda hayata geçirmeyi planlıyor. Proje kapsamında hali hazırda meydanda bulunan Minibüs ve Otobüs terminallerinin bölgeden taşınması alanın Haydarpaşa istasyonundan modaya kadar yeşillendirilmesi ve yayalaştırılması , Kamusal alanların arttırılmasını öngörülüyor.

Proje her ne kadar otobüs ve minibüs terminallerini bölgeden kaldırsa da , yakın zamanda tamamlanan metro hattı  ve mevcutta var olan vapur hatları ile bölgeyi kullanan insan yoğunluğunu azalmayacağını düşündüğümüzde bölge çevresindeki ticari fonksiyonlarda bir azalma olma ihtimalinin söz konusu olmayacağı söylenebilir.

Bölge ile yeni Kent meydanı arasında sağlıklı bir bağlantının kurulabilmesi özellikle sahile paralel yapılardaki fonksiyonları daha çok kamusal alanlara hizmet edecek şekilde dönüşeceği düşünülebilir.

Haydarpaşa Arazisi:

Bölgeyi yakından ilgilendiren bir diğer bölge ise Haydarpaşa tren istasyonu arkasında kalan kamusal alan. Zira gelecek süreç içerisinde Gebze Haydarpaşa hattının İşletmeye açılmış olan Marmaray projesine entegre olacağını ve Haydarpaşa tren istasyonun geçmişteki yoğun kullanımının zayıflayacağını düşündüğümüzde bu alanın ne tür bir çalışma ile düzenleneceği bölge açısından önem arz etmekte. Bahse konu alan Yeldeğirmeni’nin 1900’lü yıllardan bu zamana kuzey bariyerini oluşturmuş bir hat.

Kuşdili Çayırı:

Bir diğer önemli kamusal alanda Bölgenin güneydoğusunda yer alan Kurbalıdere kıyısındaki Kuşdili çayırı. Yakın zamana kadar Semt pazarı olarak kullanılan alan pazarın başka bir bölgeye kaldırılması ile şu anda otopark olarak kullanılıyor. Bu alanın kamusal olarak kullanımı Kadıköy meydanını gün içerisinde ziyaret eden insan yükünün bir bölümünün bu bölgeye transfer olması anlamına gelebilir. Böylelikle Yel değirmeni üzerindeki ticari baskı azalacaktır.

6. SONUÇ VE ÖNERİLER

Yel değirmeni konut, dini ve kültürel fonksiyonlardaki tarihi yapı zenginliği ve kendine has şehir planı dokusu ile korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması gereken önemli kent parçalarından biridir. Yel değirmeni bu zenginliğini bu güne kadar bazı doğal ve yapılı bariyerleri ile korumaya çalışmıştır. 

Ancak özellikte son dönemdeki kent merkezlerinde yaşanan fonksiyonel dönüşümler ve bu dönüşümlere paralel oluşan yapılaşma ve dönüşüm baskısını yakından hissetmeye başlamıştır. Yel değirmeni gelecek süreçte çevresinde oluşan kamusal alan düzenlemeleri ile çok koruma ve yaşatma kavramı açısından çok avantajlı bir duruma geçebileceği gibi yanlış planlama ve uygulama çalışmaları ile bugünkü durumundan çok daha kötü bir dönüşüm yaşayabilir.

Bu tür kamusal düzenleme çalışmalarından önce bölgenin yaşayacağı olumsuz etkileri ortadan kaldırma adına mutlaka analitik çalışmalar yapılmalıdır. Bu analitik çalışmalardan çıkan sonuçlara göre koruma planları revize edilebilir. Ancak tarihi yapıların tahribatına sebebiyet verebilecek, kontur gabarileri üzerinde değişikliğe yol açacak oran ve fonksiyonlardan şiddetle kaçınılmalıdır. Aksi takdirde Yel değirmenine kimliğini kazandıran yapı ve şehir modelinden bahsetmek mümkün olamayacaktır.

Tarihi kentler ve kent alanları onlara kimliğini kazandıran tarihi yapıları, yapım ve malzeme teknikleri ile anılırlar. Bu itibar ile Yeldeğirmeni’ni korumak, yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak ancak ona kimliğini kazandıran tarihi dokusunu korumak ile mümkün olacaktır.

Y. Mimar Göksel ÖKSÜZ

KAYNAKLAR

1. Yel değirmeni Deneyimi Kentsel Yenilemeye Farklı Bir Yaklaşım (Çekül Vakfı Yayınları Şubat 2014)

2. Yeldeğirmeni Kullanım Rehberi (TAK Kadıköy)

3. http://www.yeldegirmeni.kadikoy.bel.tr/

Etiketler:
selyus