Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 12 Ekim 2017

15 Temmuz Şehitler Köprüsü davasında yalan savunmalarla devam edildi

15 Temmuz darbe girişiminde 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde yaşanan olaylara ilişkin 135’i tutuklu 143 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşması sanık savunmalarıyla devam ediyor.

Fetulllahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’un da aralarında bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde yaşanan olaylara ilişkin 135’i tutuklu 143 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesinin karşısındaki 25. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar cezaevinden getirilirken taraf avukatları katıldı. Çok sayıda müşteki de salonda hazır bulundu.

“ACİL GÖREV VAR’ DİYEREK ÇAĞIRDILAR”

Duruşma tutuksuz sanık Özcan Oduncu’nun savunmasıyla başladı. Oduncu savunmasında, Yalova Hava Meydan Komutanlığı’nda şoför er olarak görev yaptığını belirterek, “Acil görev var” diyerek göreve çağırdılar. Üsteğmen Ali Akçay, yanıma gelerek araca kaç kişinin binebileceğini sordu. Yaklaşık 50 kişi binebilir dedim. Öğrencilerin kendi aralarında ‘tatbikat varmış’ dediklerini duydum. Ne olduğunu bilmiyordum. Birlik içinde bir tur attıktan sonra okul dışına çıktık ve Binbaşı Gazi Odacı’nın yönlendirmesiyle devam ettim. Nereye gideceğimizi bilmiyordum. Gazi Odacı’ya sordum nereye gideceğimizi o da, ‘ben biliyorum, sen devam et’ dedi” şeklinde konuştu.

“BANA ‘ÖNDEKİ ARACA VUR YOLU AÇ’ DEDİ”

“Köprüden önce son çıkış tabelasını gördüğüm sırada kullandığım araca taş atıldı. Emniyet şeridinde ilerledik. Halk, tepki gösteriyordu. Onlara zarar vermemek için elimden geleni yapıyordum” diyen tutuksuz sanık Oduncu, “Binbaşı Gazi Odacı, havaya ateş açmaya başladı. Önümde beyaz bir araç ve içinde de çocuk vardı. Gazi Odacı, ‘öndeki araca vur yolu aç’ dedi. Ben de olabildiğince hızımı azaltmaya çalışarak öndeki araca yavaşça vurdum. İlerleyen sırada aracımıza kurşun isabet etti, nereden geldiğini anlayamadım. Kurşun kasığıma geldi. Yaralandığımı gören vatandaşlar beni hemen hastaneye kaldırdı. Bana halk yardım etti” ifadelerini kullandı.

“SİVİL POLİSTEN SİLAH ALDIĞINI VE ATEŞ ETTİĞİNİ GÖRDÜM”

Tutuklu sanık Aykut Şafak Kaya savunmasında, Kuleli Askeri Lisesi’nde spor eğitmeni olduğunu söyleyerek, “15 Temmuz günü içtima alınmadı, direkt yemeğe geçildi. Yemekten sonra arkadaşlarla otururken Mürsel Çıkrıkçı yanımıza geldi ve tatbikat olduğunu söyledi. ‘Kamuflajlarınızı giyin ve iç bahçeye çıkın hemen’ dedi. İç bahçeye gittiğimizde kargaşalı bir durum vardı. Ünimoglarla köprüye geldik. İbrahim Gül ve Ahmet Taştan, geçen araçlara terör saldırısı olabileceğini ve canlı bomba ihbarı olduğunu söylememiz gerektiğini söyledi. Ben de geçen arabalara söyledim. Ahmet Taştan’ın sivil polisten silah aldığını ve havaya 2 el ateş ettiğini gördüm”

“HALKLA DİYALOĞA GİRMEYECEKSİNİZ, SÖYLEYENİ UYGULAYACAKSINIZ’ DEDİ”

Sanık Kaya savunmasında, “İbrahim Gül, ‘Size küfredenler teröristtir, kesinlikle halkla diyaloğa girmeyeceksiniz, söyleyeni uygulayacaksınız’ dedi. Neler oluyor diye arkadaşlarla konuşurken silah sesleri duymaya başladım ve bir vatandaşın yere düştüğünü gördüm. O sırada motosikletli bir ağabey ünimogların yanına doğru geldi. ‘Canlı bomba’ diye bir ses duydum Taştan, ‘Ateş açın’ emrini verdi, birkaç kişi ateş etti, motosikletli ağabey vuruldu” dedi.

“ONUN KADAR SOĞUKKANLI, DUYGULARINDAN SOYUTLANMIŞ BİR İNSAN GÖRMEDİM”

“Bize Kurtuluş’un vurulduğu söylendi ben de kanlar içinde yatarken gördüm. Daha sonradan ateş etmediği için vurulduğunu duydum” şeklinde konuşan sanık Kaya, “Ben ne halka ne havaya ne yere ateş etmedim. Silah kullanmadım, sabaha kadar ünimogun altında bekledim. Vedat Üsteğmen sabaha kadar ateş etti. Ahmet Taştan ve İbrahim Gül dolaşırken Taştan’ın yanına yanaşamıyorsun. Ben hayatımda Ahmet Taştan kadar soğukkanlı, duygularından soyutlanmış bir insan görmedim, hiçbir şekilde soru sormadık” dedi.

“KAÇMA ŞANSIM OLMADI”

Halka karşı silah kullanmadığını söyleyen sanık Kaya, “Ben vatanıma, milletime ihanet etmedim. Halka karşı silah kullanmadım, kimseyi öldürmedim, yaralamadım. Ben peygamber ocağı diye bilinen asker ocağından vatan haini olarak çıkarıldım. Benim ailemin yüzüne çalınan bu kara lekenin silinmesini istiyorum, adaletinize sığınıyorum. Teslim olmayı, kaçmayı düşündüm ama altım deniz üstüm gökyüzü, orada bizi teslim alacak bir emniyet gücü yoktu. Ben halka derdimi anlatana kadar beni öldürürlerdi. Kaçma şansım olmadı” dedi.

Tutuklu sanık Ferhat Kaya ise, Kuleli Askeri Lisesi’nde mutfakta kasap olarak görev yaptığını belirterek, “Tatbikat olduğu ve bizim de katılmamız gerektiği söylendi. Nizamiyeye gittiğimde 2 tane ünimog gördüm. Köprü üzerine gittik. Binbaşı Ahmet Taştan’ı gördüm. Komutanların emri üzerine yollar kapatıldı. Daha sonra tanklar gelmeye başladı. Halkın geldiğini gördüm. Tanklar ateş etmeye başladı. Bir şeyler dönüyor ama hiçbir şeyden haberim yoktu. Beni annem köyden askerlik görevi için gönderdi” şeklinde konuştu.

“ASKERLİĞİM BOYUNCA İLK DEFA O GECE ELİME SİLAH ALDIM”

Askerliğim boyunca o gece ilk defa elime silah aldığını söyleyen sanık Ferhat Kaya, “Komutanın emri üzerine ben de havaya 2 el ateş ettim. Silah tutukluluk yaptı, geri çıktım. Sonra ağladım kendi kendime. Neler olduğunu anlamadım. Halkıma zarar vermedim, kimsenin malına zarar vermedim. Darbe girişimi olduğunu polislerden öğrendim. FETÖ ile hiçbir alakam, bilgim yoktur. Köy okulunda okudum” dedi.

selyus