Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 2 Mayıs 2017

Bağış, “AK Parti’nin bazı üst düzey siyasileri Erdoğan’ı yalnız bıraktı”

Türkiye gazetesine röportaj veren Egemen Bağış, “AK Parti’nin kurucularından bazıları, AK Parti’de çok üst düzey görevlerde bulunmuş bazı siyasiler bile referandum sürecinde çok fazla ön plana çıkmadılar. Onların acaba bu konuda hassasiyetleri nelerdi? Niye böyle bir yolu tercih ettiler? Tayyip Erdoğan gibi gerçekten bu toplumun büyük çoğunluğunun güvendiği bir lideri niye yalnız bıraktılar? Bunu iyi algılamamız lazım.”

Türkiye gazetesinin haberine göre Faal siyasi hayatında önemli görevler üstlenen Avrupa Birliği ve Devlet eski Bakanı Egemen Bağış, referandum sürecinde 20’yi aşkın şehirde resmi bir görevi olmadığı halde gönüllü olarak kampanya çalışmaları gerçekleştirdi.

Egemen Bağış’ın Türkiye Gazetesi muhabiri Mustafa Arıdoru’nun sorularına cevapları…

Yeni dönemde nasıl bir Cumhurbaşkanı Erdoğan beklemeliyiz?

ERDOĞAN’IN BU ZİYARETLERİ TÜRKİYE’Yİ ATAĞA GEÇİRECEK

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın referandum sonrası netleşen yurtdışı ziyaret programı bu konuda gereken sinyalleri veriyor aslında. Cumhurbaşkanımız Mayıs ayında Hindistan ile başlayıp sırasıyla Rusya, Kuveyt, Çin, ABD ve Brüksel’i yani 6 ülkeyi ziyaret ederek “diplomasi” ve “ekonomi” alanında önemli bir atak yapıyor. Bu ziyaretler sırasında milyar dolarlık anlaşmalar imzalanacak, başta Suriye, Irak ve terörle mücadele konuları ele alınacak.

ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı ilk yüz yüze görüşmesi ve NATO Zirvesi’nde de Avrupalı liderlerle referandumdan sonra ilk kez bir araya gelecek olması bu ziyaretleri daha da önemli hale getiriyor.

Özetle önümüzdeki süreçte küresel bir lider olarak dünyaya adalet getirmeye çalışırken, ülkesinin ekonomisini büyüten ve tüm vatandaşlarını kucaklayıp ulusal huzuru sağlayan bir Cumhurbaşkanı Erdoğan göreceğimizi söyleyebiliriz.

Avrupa’nın oradaki yurttaşlarımıza karşı takındığı taraflı ve sert tutumunu devam ettireceğini düşünüyor musunuz?

“AVRUPA İŞBİRLİĞİ YAPMADIKÇA ENERJİ KAYNAKLARINA ULAŞAMAZ”

Uzun süredir maalesef Avrupa’da bir siyasi akıl tutulması yaşanıyor. Avrupa’nın karşı karşıya olduğu sorunları aslında masaya yatırdığınız zaman çözümün Türkiye olduğunu çocuk bile görür. Bugün Avrupa’nın enerji krizi var. Dünyada Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 70’i Türkiye’nin ya doğusunda ya kuzeyinde ya güneyinde. Yani Avrupa Türkiye ile işbirliği yapmadıkça o enerji kaynaklarına ulaşabilme şansı yok. Bugün Avrupa’nın bir yaşlanma sorunu var. Bu yakın coğrafyadaki en genç ve en dinamik nüfus Türkiye’de. Aynı zamanda Avrupa’nın bugün önemli ticari ortaklarından birisi Türkiye. Böylesine önemli bir Türkiye’yi bu kadar izole etmeye kalmak , bu kadar kutuplaştırmak, bu kadar karşılarına almak Avrupa’nın çıkarlarına da aykırıdır. Bu ülkenin vatandaşları 1950’li yıllardan beri Avrupa’nın gelişimine, büyümesine katkıda bulunmuşlar. Biz Avrupa’nın gerçekten enerji kaynağıyız. Bizim insanımıza yanlış muamele yapmak onlara zarar verir. Kendi ayaklarına sıktıklarının eminim enin sonunda farkına varacaklardır ve bu tutumdan vazgeçeceklerdir.

AK Parti ve MHP ittifakı ile gidilen referandum sürecinde, 1 Kasım seçimleri ile kıyasladığımız zaman ortaya çıkan sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir tanesinde siyasi partilerin iktidar olma talebiyle vatandaştan oy beklentileri vardı diğerinde ise anayasada yapılacak değişikliklerle ilgili vatandaşa sorulan bir soru vardı. 16 Nisan’da halkın büyük çoğunluğunun evet diyerek neticelendirmesi sadece AK Parti ve MHP seçmeniyle kıyaslanmamalı. Çünkü orada bu referandumun ülkeye istikrar getireceğine inanan CHP ve HDP’lilerin de oyu vardı. FETÖ’süyle, PKK’sıyla, Avrupa’nın atları ve itleriyle karşımızdaki yedi düvele karşı bu sonuç tartışmasız bir zaferdir ve bu zaferle Türkiye kazanmıştır.

Referandum sonrası özellikle Milliyetçi Hareket Partisi’nden sandıkta gereken desteğin gelmediği konusunda medyada ve toplumda bir kanı oluştu. Diğer taraftan AK Parti’nin de bazı illerde kendi oy potansiyelinin altında kaldığını gördük. Bunun nedenleri sizce nelerdir?

Bunu il il, ilçe ilçe hatta mahalle mahalle değerlendirip acaba nerede iletişim hatası yapıldı sorusuna net cevaplar çıkarmamız gerektiğine inanıyorum. AK Parti’nin kurucularından bazıları, AK Parti’de çok üst düzey görevlerde bulunmuş bazı siyasiler bile referandum sürecinde çok fazla ön plana çıkmadılar. Onların acaba bu konuda hassasiyetleri nelerdi? Niye böyle bir yolu tercih ettiler? Tayyip Erdoğan gibi gerçekten bu toplumun büyük çoğunluğunun güvendiği bir lideri niye yalnız bıraktılar? Bunu iyi algılamamız lazım. Ve önümüzde hassas bir süreç var. Bu sürecin arkasında da 2019’da 3 tane seçim yapacağız. Bu seçimlere yönelik de atılması gereken adımları şimdiden planlamak ve ona yönelik süreci başlatmak gerektiğine inanıyorum.

‘BURADA MHP’Yİ SUÇLAMAK UCUZCULUKTUR’

Burada MHP’yi suçlamak ucuzculuktur diye düşünüyorum. MHP olmasaydı biz bu paketi halkın önüne götüremezdik. Sayın Bahçeli ve arkadaşları Meclis’te gerçekten dik durdular. 2002’den bu yana yapamadığımız bir şeyi yapabilmemizin önünü açtılar ve anayasa değişikliğiyle ilgili bir referandumu halka götürebildik.

Referandumda Doğu ve Güneydoğu’dan beklenin üzerinde bir evet çıkmasını nasıl yorumlamalıyız?

Doğu illerindeki evet oyları HDP ye karşı olan güvensizliklerin ve çukur siyasetinin iflas ettiğinin ispatıdır. Kürt kökenli vatandaşlarımız, devletimizin gücünü ve desteğini hissettikleri zaman devletlerinin yanında olduklarını göstermişlerdir. Özellikle atanan kayyumların çalışmaları ve Fetullahçı Terör Örgütünün bölgedeki bürokratik yapıdan temizlenmesi, devletin oradaki vatandaşlarını kazanmasını sağlamıştır. PKK ve HDP’nin bölgedeki başıboşluklarının kontrol altına alınması, seçmen üzerinde uygulanan terör baskısının kaldırılması hususunda uygulanan yöntemlerin doğruluğunu göstermiştir. HDP’nin terör ve nefret tüccarlığını istismar eden kemik yapısını ayrı tuttuğumuzda Kürt kökenli vatandaşlarımızın çoğunun MHP’nin sürece desteğinden rahatsızlık duymadığını göstermiş, aksine 16 Nisan’da Türkiye yeniden bir, beraber ve bütün olmuştur.

CHP’nin referandum sonrası Meclis’ten çekilme çıkışını ve referandumun iptali için yaptığı girişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

CHP sandıktan umduğunu bulamayınca her zaman olduğu gibi gayri demokratik yöntemlere başvurarak vesayet vasıtasıyla halkın kararını terse çevirtmeye çalışıyor. CHP en iyi bildiğini yapıyor. Normal şartlarda en ufak bir sivil toplum örgütünün yöneticiliğine bile seçilemeyecek insanları getirip CHP’de üst düzey makamlara atamışlar.

Toplumun bir kesiminde, CHP’nin öncülüğünde “yeni gezi” adı altında bir sokak hareketi algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Sizce referandum karşıtı gezi benzeri bir girişim gerçekleşebilir mi?

Yeni bir gezi benzeri kalkışma sadece bu milleti bu kötü niyetlilere karşı daha da biler daha da kenetler. Bunlar başarılı olamaz. Bunu yapmaya kalkarlarsa karşı karşıya kalacakları vatandaş tepkisini herkesin iyi hesaba katması gerekir. 

selyus