Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 23 Haziran 2016

Başbakan Yıldırım, AK Parti’li eski milletvekilleriyle iftarda buluştu

AK Parti 22’inci, 23’üncü, 24’üncü ve 25’inci dönem milletvekilleriyle iftar açan AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, “Biz bu terör işini halledeceğiz, bölgedeki yaraları da saracağız, bölgeleri de birer zenginlik merkezi haline getireceğiz.” dedi.

AK Parti 22’inci, 23’üncü, 24’üncü ve 25’inci dönem milletvekilleriyle bir otelde düzenlenen iftarda buluşan AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, iftar sonrası yaptığı konuşmada, 3 Kasım 2002’nin Türkiye için bir milat olduğunu, AK Parti’nin kurucusu, lideri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milletin önüne düşerek AK Parti hareketini başlattığını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a selam ve saygılarını ileten Yıldırım, dün Ağrı’da binlerce vatandaşla iftar sofrasında beraber olduklarını anlattı.

Yıldırım, “Türkiye’nin ne güneyi ne doğusu ne batısı ne de kuzeyi ayrılmak istiyor. Birbirleriyle hasım olmak istemiyor. Herkes bu güzel vatanda, bu güzel ülkede bir ve beraber olarak, kardeş olarak aynı ay yıldızlı bayrak altında huzur içinde yaşamak istiyor. Ağrı’daki fotoğraf bunu gösterdi.” diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, 14 Ağustos 2001’de AK Parti kurulduğu gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” dediğini, aradan geçen 14 yılın, bu sözün nasıl gerçeğe dönüştüğünün en canlı ispatı olduğunu söyledi.

Hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını, vesayet düzenini başarıyla sonuçlandırdıklarını, devlet ile millet arasındaki mesafeyi kaldırdıklarını, vatandaşın devleti yanı başında hissettiğini, devletin imkanlarını bütün vatandaşlara adil bir şekilde sunduklarını aktaran Yıldırım, bölgeler arasındaki ayrımcılığı ortadan kaldırarak kavmiyetçilik ve ayrımcılık yapmadıklarını vurguladı.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Yıldırım, bütün vatandaşlara kucak açtıklarını, vatandaşların da bu hareketi kucakladığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

“Hepimiz birlikte bu şeref tablosunun birer ferdiyiz. Bugün bu vefa akşamında bir araya geldik. Bir kez daha gururla söylemeliyim ki AK Parti davası budur. AK Parti ilk gün hangi heyecanı taşıyorsa, 14 yıl sonra da aynı heyecanı taşıdığını bu akşam bir kez daha bütün milletimize göstermiştir. 14 yıl içinde çok şeyler yaptık. Türkiye’nin yakın tarihine imza atan sizler, milletvekili olduğunuz dönemde Türkiye’nin gelişimi, dönüşümü ve kalkınması için çok büyük değişikliklere, hizmetlere hem şahit oldunuz hem de bu dönüşümün mimarısınız. Örneğin 22. dönem milletvekilleri, hükümetimizin kurulmasından sadece 12 yıl sonra 1987’de başlayan olağanüstü hal uygulamasını ortadan kaldırdık. Bunu bu grup yaptı. 22. dönemin milletvekilleri yaptı. Hepinize çok teşekkür ediyorum.”

Yıldırım, 22. dönem milletvekillerinin askeri bir vesayet kurumu olarak algılanan Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısını değiştirdiğini, Avrupa Birliği uyum paketleriyle ilgili bir seri kanunu çıkararak bu yönde Türkiye’nin önüne getirilen mazeretleri ortadan kaldırdığını ifade etti.

“MİLLETVEKİLLERİMİZ ‘CUMHURBAŞKANINI HALK SEÇECEK’ DEDİ, NOKTAYI KOYDU”

Bu dönemde farklı dillerde yayın yapılmasının önündeki engelleri sona erdirdiklerini, terör örgütünün istismarını ortadan kaldırdıklarını hatırlatan Yıldırım, şunları kaydetti.

“Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran, neredeyse imkansız hale getiren demokrasi ayıbını ortadan kaldırdık. Toplantı ve gösteri haklarının kullanılması imkanlarını genişlettik. Bilgi edinme hakkını her bir vatandaşımıza sağladık. Anayasada ölüm cezasıyla ilgili hükümleri kaldırdık. Belediye kanunu değiştirerek hizmette yerellik ilkesi çerçevesinde idari ve mali anlamda yerel yönetimleri güçlendirdik. Bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak amacıyla kalkınma ajanslarını kurduk. Bunlar 22. dönemde yapılan işlerin, reformların küçük bir parçası. 23. dönem ise demokrasiye karşı vesayet odaklarının tekrar harekete geçtiği dönemdir. Hatırlayın elektronik muhtıra, cumhurbaşkanının seçimine yönelik 367 icatları ve parti kapatma davaları. Bunlar 23. dönemde AK Parti iktidarının başa çıkması gereken önemli sorunlar olarak karşımızdaydı. 23. dönem milletvekili arkadaşlarımız bu dayatmalara karşı ‘Cumhurbaşkanını halk seçecek.’ dedi ve noktayı koydu. Gerekli referandumu millete götürdük ve ilk kez halkın seçtiği Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı da halkın, milletin cumhurbaşkanı olarak göreve getirdik. Seçimleri 5 yıldan 4 yıla indirdik. Doğru mu, eğri mi yaptık ayrı mesele ama o günün şartları onu icap ettiriyordu, biz de onu yaptık.”

“TÜRKİYE’NİN BAĞIMSIZLIĞINDAN DAHA ÖNEMLİ BİR ŞEY YOK”

Başbakan Yıldırım, “Avrupa Birliği şunu bilmelidir ki Türkiye’nin bağımsızlığından, toprak bütünlüğünden daha önemli hiçbir şey yoktur, Avrupa Birliği üyeliği de dahil buna. Varsın olmaz olsun vize muafiyetleri. Biz yıllarca bunun mücadelesini verdik, Avrupa Birliği’nin dedikleri olsun diye değil, kendi milletimizin ihtiyaçlarını görmek için yaptık, demokrasimizi geliştirmek için yaptık, insanımızın hayat kalitesini artırmak için yaptık, yaşamını kolaylaştırmak için yaptık ama Musa Musa bu kadar da uzun boylu değil, kusura bakmasınlar.” ifadelerini kullandı.

Taahhütlerini yerine getirdiklerini, AB’den de dürüst davranış beklediklerini ifade eden Yıldırım, “İç siyaseti, içerisindeki problemleri Türkiye ile çözmeye çalışmasınlar, kendi işlerini düzgün yapsınlar, Türkiye’yi iç siyasetlerine malzeme yapmasınlar” dedi.

BUYURUN CENAZE NAMAZINA

“Düşünebiliyor musunuz, Türkiye ne kadar büyük bir ülke?” diyen Yıldırım, “İngiltere’de referandum olacak, konu Türkiye; Almanya’da seçim olacak, konu Türkiye; Fransa’da seçim olacak, konu Türkiye. Bu iyi birşey de ölçüyü de kaçırıyorlar. Cameron (İngiltere Başbakanı), ‘3 bin yıl geçse Türkiye Avrupa Birliğine giremez’. Buyurun cenaze namazına. Peki o kadar iyi birşey de bu Avrupa Birliği siz niye çıkmaya çalışıyorsunuz? Onun cevabını ver bakalım” değerlendirmesinde bulundu.

İngiltere’de İşçi Partisi milletvekili Jo Cox’un uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybettiğini anımsatan Yıldırım, “Bir milletvekilinin hayatı bu uğurda gitti. Bizde olsa acaba neler derlerdi bunlar? Onun için kimse kusura bakmasın, Türkiye’ye kimse nizam, intizam, istikamet vermeye kalkmasın.” dedi.

Yıldırım, Türkiye olarak 53 yıl önce verdikleri sözün arkasında olduklarını vurgulayarak, “Türkiye verdiği sözlerde asla ve asla tornistan yapmadı. Aynı şeyi Avrupa Birliğinden de bekliyoruz. Bakıyoruz şimdi tornistana geçtiler, tornistan iyi bir şey değil, tornistanın sonunda kaza olabilir, kaza riski olabilir. Onun için gün samimiyet sınavından geçme günüdür. Avrupa Birliği bir samimiyet testindedir. İnşallah bu kez de bir hayal kırıklığı ile bu iş sonuçlanmaz.” diye konuştu. 

Yıldırım, AK Parti’nin iktidara geldiğinden bu yana bütün partilerin “yeni anayasa” dediğini hatırlattı. Başbakan Yıldırım, “Demeyen var mı, hatırlıyor musunuz? Hepsi istisnasız, ‘Darbe anayasasından kurtulalım, Türkiye’nin yeni anayasası olsun. Bu Anayasa artık Türkiye’nin ihtiyacını görmüyor, Türkiye’nin bedenine dar geliyor.’ Basma kalıp lafları her seçim öncesi partiler meydanlarda söylüyor, seçim sonrası ses yok.” diye konuştu.

Yeni anayasa yapımına ilişkin kendilerinin de söylemlerinin olduğunu belirten Yıldırım, şunları söyledi:

“Ama diyoruz ki ‘Buyurun beraber yapalım’ Çünkü bu anayasa 79 milyonun, herkesin, ‘Ben de bu anayasanın içinde varım’ diyeceği bir anayasa yapacağız. Bunu da milli iradeyle yapalım. Türkiye milletin iradesiyle Meclis’in çatısı altında bugün anayasa yapmayıp ne zaman yapacak? İlla bir darbeyle mi anayasa olacak? Bu Türkiye’ye yakışmaz diyoruz. Bunun için her türlü fedakarlığı grubumuz yaptı. Eşit sayıda temsilde müzakereler yaptık. Konuştuk, ettik sonunda yine bir şey yok. Bir kez daha diyoruz ki muhalefet partilerine çağrımız şudur, buyurun gelin, Türkiye’yi bu vesayet, bu yamalı bohça olmuş Anayasa’dan kurtaralım ve şu sistem sorununa da çözüm bulalım.”

“KONUŞMAK SİZİN İŞİNİZ KARDEŞİM”

Yıldırım, “Başkanlık sistemi fiilen başlamıştır.” dediğinde birilerinin hop oturup hop kalktığını ifade ederek, “Kardeşim siz değil misiniz 367 icadını yapan? Yapmasaydınız bunları konuşacak mıydık?” diye sordu.

Vatandaşın cumhurbaşkanını oy vererek seçtiğini hatırlatan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

“Vatandaş seçmiş, 21,5 milyon vatandaş oy vermiş. Cumhurbaşkanı’na diyeceksiniz ki ‘Cumhurbaşkanı karışmasın.’ Var mı öyle yağma? Vatandaşın önüne gitmiş oy istemiş, hesabını siyaseten verecek. Onun için fiilen başkanlık sistemine geçilmiştir Türkiye’de. Yapılacak şey anayasa ile fiili durumu uygun hale getirmektir. Eninde sonunda bu olacaktır. Bunun başka çaresi de yok. Aklın yolu bir. Kılıçdaroğlu diyor ki ‘Amerikan sistemine varsan ben varım.’ ‘Varız’ dedik. Bu sefer ‘Sen Amerikan sistemini biliyor musun?’ Kılıçdaroğlu ilkokul çocuğu bile biliyor, sen Türkiye’nin sorunlarıyla uğraşmazsan, gider orada burada memleketi şikayet edersen tabii ki bu konulardan bihaber olursun. Biz ülkemize uyacak bir anayasa istiyoruz ama Amerikan sistemini beğeniyorsa Kılıçdaroğlu, ona da varız. Buyursun, onu da getirelim. Orada diyor, ‘Meclis’te temsilciler çok konuşur. Hatta biri 25 saat konuştu’ Konuşmak sizin işiniz kardeşim. Buna bir itirazımız yok, zaten konuşuyorsunuz. Konuşmada uzmanlığınız artık dünyada ün saldı. Çünkü iktidar vermiyor vatandaş.”

Vatandaşın herkese bir görev verdiğini dile getiren Yıldırım, “AK Parti’ye ‘Siz çalışın’ muhalefete de diyor ki ‘Siz de konuşun’ Bunda bir terslik yok. Başkanlıkta daha çok konuşursunuz. Çünkü Meclis artık denetim, yasa yapacak, bütçeyi denetleyecek, başkan da ekibiyle icraat yapacak. Bu kadar basit. Neye faydası olacak? Koalisyon olmayacak, her seferinde tek başına iktidar olacak, aynen belediye başkanlığı gibi.” ifadelerini kullandı.

Başbakan Yıldırım, yerel seçimlerde belediye başkanı için ayrı, belediye meclisi üyeleri için ayrı pusulaların oylandığını hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Başkan seçiliyor, kendi ekibini kuruyor, çalışıyor. Meclise de dosyalar götürüyor izah ediyor, bütçe götürüyor onların onayını alıyor. Mecliste her parti var, konuşuluyor, görüşülüyor sonunda bazıları kabul, bazıları reddediliyor ama iki başkan yok, tek başkan var. Bizimkiler bir de ‘eş başkanlık’ falan, ‘öz yönetim’ çıkaranlar,  böyle zırvalar da var biliyorsunuz. Bunlar böyle gelişmiş demokrasilerde yok, korsan işler yok. Her şey milletin iradesiyle milletin kararıyla olur.”

selyus