Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 25 Haziran 2016

Başbakan Yıldırım, “Vefa demek AK Parti demektir”

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, “Bunun açıkça bir tertip, komplo olduğu kısa sürede anlaşıldı ve Allah’a şükür millet vefasını gösterdi. Recep Tayyip Erdoğan çıktı, ‘Ben size boyun eğmem. Benim arkamda millet var.’ dedi. 1,5 milyon insan orada, İstanbul’da hemen bir araya geldi. Vefa bu, vefa liderinizi alaşağı etmeye kalktıkları zaman onun etrafında milyonların kenetlenmesidir. Yoksa vefa sadece bir bozacının adı değildir. Vefa kredi kartıyla taksit taksit ödenecek bir şey de değildir, vefa demek AK Parti demektir.”

AK Parti MKYK Üyeleri ile iftarda bir araya gelen Başbakan Yıldırım, “Türkiye’nin birliğinden, beraberliğinden, toprak bütünlüğünden daha önemli bir şey yoktur. Hiçbir anlaşma, hiçbir kolaylık, Avrupa’nın bize sağlayacağı vizeyle ilgili muafiyet asla ve asla terörle mücadele konusundaki kararlılığımızla müzakere konusu yapılamaz, pazarlık konusu yapılamaz.” dedi. 

Başbakan Yıldırım, iftarın ardından yaptığı konuşmada, AK Parti’nin 14 Ağustos 2001’de yola çıkarken, AK Parti’nin kurucu Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” sözünü anımsattı.

Milletin kısa süre içerisinde kendilerine güvenerek, 3 Kasım seçimlerinde AK Parti’yi tek başına iş başına getirdiğini belirten Yıldırım, “Buradan Türkiye’nin değişimine, dönüşümüne vesile olan Erdemliler Hareketi’ni başlatan kurucumuz, liderimiz, Türkiye sevdalısı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a selam ve saygılarımızı gönderiyoruz. Onun yol arkadaşları olarak bize bıraktığı bu emaneti, AK Parti’yi daha da ileriye götürmek, milletimizin 2023 hedeflerini ve daha ilerisindeki beklentilerini karşılamak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü Türkiye’de AK Parti’den başka umut yok.” ifadesini kullandı. 

Başbakan Yıldırım,  “AK Parti’nin geldiği noktada maalesef siyasi muhaliflerimiz ülke meselelerine çözüm üretemiyorlar veya böyle bir sorumluluğu almaya cesaret edemiyorlar. O yüzden de bizim yükümüz iki kat artıyor, sorumluluğumuzun farkındayız ama biz büyük bir grubuz, biz milletin sesine kulak veren bir grubuz, biz buyurgan bir parti değiliz.” diye konuştu.

“İKTİDARA GELİNCE, GELDİĞİMİZ YERİ UNUTMADIK”

 Kendilerinin geçmiş eski siyasetin özelliklerini değiştiren, ezber bozan bir siyaset anlayışıyla, halkın içinden geldiklerini anlatan Yıldırım, “Halkın içinden geldik ama iktidara gelince geldiğimiz yeri unutmadık. O gün de halkla beraberdik, bugün de hak ile hakla beraber olmaya devam ediyoruz. AK Parti’yi farklı kılan da bu. Bu yüzden de milletimiz bize sürekli her seçimde desteğini artıra artıra bugünlere geldik. Elhamdülillah, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor şartlarda AK Parti gibi bir sigortası var ve biz de bir yandan çevremizdeki yaşanan insanlık dramını ortadan kaldırmak, bir yandan da ülkemizin ve milletimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmek için var gücümüzle çalışıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yıldırım, “Bir şey söyledik, ‘Bundan böyle bulunduğumuz bölgeden dolayı, bölgedeki sorumluluğumuzdan dolayı, dostlukları artıracağız, düşmanlıkları azaltacağız.’ Bu yönde güzel gelişmeler oluyor, olmaya devam edecek.” dedi.

TÜRKİYE’Yİ KAMPANYASININ TAM MERKEZİNE KOYDU

İngiltere’de, Avrupa Birliği içerisinde kalıp kalmama konusunda bir referandum yapıldığını anımsatan Yıldırım, referandumla ilgili çok sert kampanyalar yürütüldüğünü ve bir milletvekilinin de hayatını kaybettiğini ifade etti.

Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ve ne yazık ki İngiltere gibi NATO’da müttefikimiz olan bir ülkenin Başbakanı, sadece referandumda ‘Evet’ oylarını artırabilmek adına, Türkiye’yi kampanyasının tam merkezine koydu. Abuk sabuk laflar etti, ‘Türkiye 3 bin yılda Avrupa Birliği’ne giremez.’ vesaire gibi laflar etti. Doğrusu bu millet olarak bizi üzdü, canımızı da sıktı ama İngiltere’nin seçmenleri onun söylediği lafları hiç itibara almadı, onun söylediğinin tersine karar verdi. Bir anlamda kendi iradelerini ortaya koydular, bir anlamda da Türkiye’nin Sayın Cameron’ın düşündüğü gibi bir millet olmadığını da teyit etmiş oldular.”

“Bu referandumun asıl muhatabı olan Avrupa Birliği’nin buradan çok önemli dersler çıkarması gerekiyor.” ifadesini kullanan Yıldırım, şunları söyledi:

“Çıkarılacak derslerden bir tanesi İngiltere gibi birliğin çok önemli bir üyesinin neden bu noktaya geldiğinin derinlemesine incelenmesi gereği ortaya çıkıyor. Avrupa Birliği son zamanlarda kucaklayıcı ve kuşatıcı olmak yerine, duvarlarını tahkim ederek, kendi içinde kapanma yolunu tercih etmiştir. Bölgede yaşanan mülteci dramında gördüğümüz manzara budur. Bölgede milyonlara sahip çıkan, kucak açan ülke Türkiye’dir. Avrupalılar maalesef burada da sınıfta kalmıştır, duyarsız davranmışlardır. Göstermelik birkaç şey yapmak asla ve asla gerçekleri değiştirmez. On binlerin yüz binlerin Akdeniz’de ölüm kalım mücadelesini kaybetmelerinin önüne geçemez.”

“KUCAKLADIKLARI O TERÖR ÖRGÜTÜ ONLARI DA PERİŞAN EDECEK”

Türkiye’nin, Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olduğu 64. Hükümet döneminde Avrupa Birliği ile bir anlaşma yaptığını anımsatan Yıldırım, anlaşma içeriğinde geri kabul anlaşması, vize muafiyetinin ekimden haziran sonuna çekilmesi ve mülteciler nedeniyle Türkiye’nin üstlendiği mali yükün hafifletilmesinin bulunduğunu anımsattı.

Başbakan Yıldırım, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

“Ne yazık ki Avrupa bir kez daha samimiyet sınavını geçemedi. Biz geri kabul anlaşması çerçevesinde aldığımız tedbirlerle hemen hemen Avrupa’ya denizden göçü neredeyse bitirdik ve yine geri kabul anlaşmasına göre üçüncü ülkelerle ilgili kabullerimizi de yerine getirdik, vecibelerimizi. Gel gör ki Avrupa Birliği birçok yasal düzenlemeyi de yapmamıza rağmen, gün yaklaştığı zaman başladılar yeni şartlar ortaya sürmeye. ‘Türkiye’de teröristlere çok sert muamele yapılıyor, onlara biraz daha şefkatli davranacak yasal düzenlemeler yapın.’ gibi abuk sabuk laflar etmeye başladılar. Neyin pahasına? Vize kolaylığı sağlayacaklarmış.”

“Türkiye’nin birliğinden, beraberliğinden, toprak bütünlüğünden daha önemli bir şey yoktur.” diyen Başbakan Binali Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

“Hiçbir anlaşma, hiçbir kolaylık, Avrupa’nın bize sağlayacağı vizeyle ilgili muafiyet asla ve asla terörle mücadele konusundaki kararlılığımızla müzakere konusu yapılamaz, pazarlık konusu yapılamaz. Avrupalı dostlarımız artık gerçeği görmelidir. Ya Türkiye’yi dinleyecekler, Türkiye’nin sesine kulak verecekler ya da Türkiye’nin birliğine, dirliğine karşı mücadele eden bölücü terör örgütünün elemanlarının manipülasyonuna boyun eğecekler. Bir adım sonra göz kırptıkları, kucakladıkları o terör örgütü onları da perişan edecek. Bunu da buradan bugün söylüyoruz. Yarın geç olabilir. Sizin bu uyguladığınız tutarsız politikalar yarın güvenlik sorunu olarak önünüze gelecek o zaman yine sizin yanınızda olan ülke Türkiye olacak.”

Yıldırım, Türkiye’nin büyük bedel ödediğini, terörle mücadelede ciddi bir merhale kat ettiklerini, ilçelerdeki işgalleri sona erdirdiklerini, vatandaşları rahatlattıklarını anlattı. 

Ramazan ayının başından beri bölgeye gittiklerini, milletin nefes aldığını dile getiren Yıldırım, “Allah razı olsun, tehditten, baskıdan, ölüm korkusundan kurtardınız bizi.’ diyorlar. Ama bununla bitmeyecek, Kürt kardeşlerim, bölgedeki vatandaşlarım çok rahat olsun, bundan sonra ortaya koyacağımız hükümet olarak projelerle, yeni hedeflerle artık bir daha terörün ne bölgede ne Türkiye’de gündeme gelmemesini sağlayacağız. Hükümetimizde bu kararlılık vardır, bu dirayet vardır, bunun adımını da atıyoruz.” diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin, bulunduğu bölge itibarıyla sadece kendi halkının, 79 milyonun meselesini takip etmek, çözüme kavuşturmak gibi sorumluluğunun yanında aynı zamanda Akdeniz’i, Karadeniz’i çevreleyen, aynı coğrafyayı paylaştıkları 1,5 milyar insanın geleceğiyle yakından ilgili olduğunu ve bunun bilincinde hareket ettiklerini, komşularıyla ilişkilerini de tamir etmek ve geliştirmek için de her türlü gayreti gösterdiklerini ifade etti.

“14 YILDA YAPTIKLARIMIZ BUNDAN SONRA YAPACAKLARIMIZIN İSPATIDIR”

AK Parti saflarında millete hizmet etmenin bir ayrıcalık olduğunu belirten Yıldırım, “Onun için daha yeni bir heyecanla kutlu yürüyüşe başladık. 14 yılda yaptıklarımız bundan sonra yapacaklarımızın bir ispatıdır, bir teminatıdır. Şimdi artık meyveyi toplama zamanı geldi.” dedi.

Yıldırım, 30 Haziran’da dünyanın dördüncü büyük köprüsünü açacaklarını anımsatarak, “50 yıldır Türkiye’nin gündeminde olan bir projedir, beş sefer ihale edildi, her seferinde de maalesef hayalden gerçeğe dönüşemedi. Şimdi kısa bir sürede, 3 yıl gibi kısa bir sürede, Körfez’i bir yakadan öbür yakaya bağlayan, 4 bin metreye ulaşan toplam boyuyla dünyanın dördüncü büyük köprüsünü açıyoruz. Bu ne için yapılıyor? Vatandaşın hayatını kolaylaştırmak için yapılıyor. Yoksa feribot kuyruğunda bir saat, iki saat bekle, olmadı İzmit Körfezi’ni dolaş, en az iki saat daha çok yakıt yakacaksınız, daha çok zaman kaybedeceksiniz, daha çok psikolojiniz bozulacak.” değerlendirmesinde bulundu. 

“Medeniyet bu. Medeniyet büyük büyük laflar etmekle olmuyor, medeniyet vatandaşın ihtiyacı olan, özlem duyduğu hizmetleri yapmak, vatandaşı muhannete muhtaç etmemek.” ifadesini kullanan Yıldırım, şunları kaydetti:

“Eskiden bizim vatandaşımız yurt dışına gidiyordu, oradaki gördüklerine imrenip, ‘Benim memleketimde bunlar niye yok, ne zaman olacak?’ diye hep hayıflanıyordu, hepimiz hayıflanıyorduk. Ama şimdi Allah’a şükür dışarıdan gelenler, yabancılar, ‘Türkiye’de hızlı tren var bizde niye yok?’ diye hayıflanıyor. ‘Türkiye’nin yolları ne güzel, keşke bizimkiler de aynı olsa’ diye hayıflanıyor. ‘Türkiye’de sağlık sistemi Amerika’da bile yok, bunu nasıl başardı?’ diye hayıflanıyorlar. Allah’a şükür inanırsanız başarırsınız. İnandık, milletimize güvendik, gece demedik, gündüz demedik çalıştık bugünlere geldik.”

26 Ağustos’ta dünyanın en büyük asma köprüsü olan Yavuz Sultan Köprüsü’nün, 20 Aralık’ta 108 metre suyun altından geçecek olan dünyanın en derin tüneli olan Marmaray’ın kardeşini açacaklarına dikkati çeken Yıldırım, “Bunları Türkiye sessiz sedasız yaptı. Hem de bütçe kaynaklarından para kullanmadan yaptı.” diye konuştu.

VEFA DEMEK AK PARTİ DEMEKTİR

Gezi olaylarının dünyanın en büyük havalimanının yapılmasına karar verildiğinde ortaya çıktığına dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:

“Gezi direnişçilerinin akılları sıra verdiği ültimatomu okudunuz. Ne diyor? ‘Üçüncü havalimanını, üçüncü köprüyü, Körfez Geçişi’ni, Marmararay’ı yapmayın.’ Ülkesini, milletini seven insanlar bunu söyleyebilir mi? Bunun açıkça bir tertip, komplo olduğu kısa sürede anlaşıldı ve Allah’a şükür millet vefasını gösterdi. Recep Tayyip Erdoğan çıktı, ‘Ben size boyun eğmem. Benim arkamda millet var.’ dedi. 1,5 milyon insan orada, İstanbul’da hemen bir araya geldi. Vefa bu, vefa liderinizi alaşağı etmeye kalktıkları zaman onun etrafında milyonların kenetlenmesidir. Yoksa vefa sadece bir bozacının adı değildir. Vefa kredi kartıyla taksit taksit ödenecek bir şey de değildir, vefa demek AK Parti demektir.”

AK Parti ve ülkenin geleceği için çalışan üyelerine selam gönderen Yıldırım, kadın kollarının 4 milyon 200 bin, gençlik kollarının ise bir milyon 600 bin üyesi olduğunu hatırlatarak, AK Parti’ye gönül veren 22 milyonun oyuyla, 78 milyonun duasıyla partilerinin bugüne geldiğini dile getirdi.

Yıldırım, hedeflerinin Türkiye’ye hizmet etmek ve ülkenin örnek gösterilen ülkeler arasına girmesini sağlamak olduğunu bildirdi.

Hazırlanan konuşma metninin uzun olduğunu belirten Yıldırım, “Arkadaşlara, biz ne kadar ‘az laf çok iş’ dediysek de onlar bildiklerini okuyorlar, onun için burada keselim yoksa hanım işareti gönderecek, en fazla o bozuluyor, uzun konuştuğumda.” ifadelerini kullandı.

selyus