Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 24 Mayıs 2018

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletvekili bakan olacak mı sorusuna cevap verdi!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ekranlarında Fatih Er’in bu sistemde seçilen bir milletvekilinin bakan olamayacağını, olması için de istifa etmesi gerektiğini biliyoruz. Kabinede tamamen hücreler yenilenecek mi yeni sistemde? sorusuna açıklık getirdi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ekranlarında “Cumhurbaşkanı Özel Yayını”na katılarak gündemdeki konuları değerlendirdi.

AK Parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen ve TRT Haber, TRT-1, TRT Türk, TRT Avaz, TRT World, TRT Arapça, TRT Kürdi ekranlarında canlı olarak yayınlanan programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pelin Çift ve Fatih Er’in sorularını cevapladı.

FATİH ER: Sayın Cumhurbaşkanım, hücreleri tazeledik dediniz kongrede, bu son listelere baktığımızda 21 bakanımız da seçilebilecek çok iyi yerlerde aday olarak gösterildi. Ve biz bu sistemde seçilen bir milletvekilinin bakan olamayacağını, olması için de istifa etmesi gerektiğini biliyoruz. Kabinede tamamen hücreler yenilenecek mi yeni sistemde?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şimdi tabii buradaki durum biraz farklı olacak. Şimdi biz adeta yeniden doğmuş gibiyiz. Artık böyle 25 kişilik bir bakanlar kurulu yok. Şu anda sayı ciddi manada düşecektir. Kaldı ki Parlamentoda sayı ne olacak, bunları tabii görmemiz lazım. Ve Parlamentodaki sayı size güç katması lazım. Onun için biz burada güçlü Meclis şeyini de özellikle kullandık. Bunu başarmamız için de adımı çok kararlı bir şekilde atmamız gerekiyor. Yarın bunların hepsini açıklayacağız. Onun için de tabii burada biz Parlamentonun gücünü eğer cumhurbaşkanı yanına alırsa devlet güçlü olacak. Güçlü devlete burada ihtiyacımız var. Ve bir diğer yönüyle de oluşturulacak kabinenin ülkede en seçkin, hakikaten yürütme kabiliyeti de güçlü olan insanlarla Cumhurbaşkanı böyle bir ekip oluşturacak. Ve oluşturacağı bu ekiple de bizler bir defa şu 16 yıl içerisinde bir şeyi tanıdık. Şimdi tabii çırak olarak girmiyoruz, kalfa olarak da girmiyoruz. Hamdolsun biz usta olarak giriyoruz ve ‘ben’ anlayışıyla bu yolda değiliz, ‘biz’ anlayışıyla bu yoldayız. 16 yıllık bu tecrübemizi, hatta bunu dört yıl daha öne götüreyim, 20 yıllık bir tecrübeyle buradayız. Bunun dört buçuk yılı İstanbul gibi bir şehrin Belediye Başkanlığı, nereden aldık, nereye götürdük. Ardından 11,5 yıl Başbakanlık, nereden aldık Türkiye’yi, nereye götürdük. Ardından dört yıl yaklaşık Cumhurbaşkanlığı, şu anda Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı olarak nasıl bir uyum içerisinde ülkeyi taşıyoruz. Şimdi bu gerçeklere baktığımız zaman, yani sıfırdan yola çıkmak başka bir şey, ama bir de şu anda yola devam dediğimiz şeyimiz başka bir şey. Belli bir deneyim, tecrübe, bu öyle kolay kolay satın alınacak bir şey değil. Biz ülkeyi tanımışız, şu anda Türkiye’yi biz tanıyoruz, biliyoruz. Bu vatanın neresinde ne eksik, bunu biliyoruz. Dolayısıyla biz o kalınan noktadan devam edeceğiz, sıfırdan başlamıyoruz. Bu tabii ülkemizde hele hele bu sistem değişikliğiyle, başkanlık sistemine geçişle bizim atacağımız adımları çok daha hızlandıracak. Ve bürokratik oligarşinin o ayağımızdaki prangalarını şimdi rahatlıkla atacağız. Biz tabii bugüne kadar bir özelliğimiz var bizim, biz ne dediysek yaptık, icraatlarımız ortada. Şimdi birileri kalkıyor ben şunu yapacağım, bunu yapacağım. Senin yapacağını ben nereden bileyim. Burada yapmış olanlar var. Laf değil bu iş, icraat icraat. Millet bizden ne bekliyor? İcraat bekliyor. Laf ola beri gele yok.

FATİH ER: O zaman bakan sayısı azalırsa bürokraside işlemler daha hızlı olacak diyebilir miyiz yeni sistemde?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şüphesiz… Mesafeyi hızlı alacağız. İki; siyasetçiyle dışarıdan hakikaten kalite, kalifikasyonu yüksek ekipleri oluşturmak. Benim her zaman bir lafım vardı; ülkeyi bir anonim şirket gibi yönetmek, burası önemli. Aksi takdirde bürokratın, teknokratın eline-avucuna düşersin, ülkeyi de doğru yönetemezsin. Onun için buradaki kararlılığımız bizim için çok çok önemli. Bizim hızla mesafe alacağız ve muasır medeniyetler seviyesinin üstüne ülkemizi çıkaracağız diyoruz ya, şimdi şu Cumhuriyet tarihinde bir bakın… En basitinden bir Boğaz’da İstanbul’da bir merhum Demirel, bir de merhum Özal döneminde iki tane köprü var değil mi, Cumhuriyet tarihi boyunca? Ama biz bakın şu 16 yılın içerisine biz bir oraya Avrasya Tünelini yaptık, bir Marmaray’ı yaptık. Yüz milyonlar oradan geçti-geçiyor. Bitmedi, Yavuz Sultan Selim Köprüsünü yaptık. Yine bitmedi, körfezin yıllardır çilesi olan o geçişini hallettik, Körfez Köprüsünü yaptık. Bunlarla ırağı yakın eyledik. Ve yine aynı şekilde Cumhuriyet tarihi boyunca 25 tane havalimanı yapılmış, biz buna 29 tane havaalanı ilave ettik bu 16 yıl içerisinde. Şimdi havayolu ne oldu, halkın yolu oldu. Bunu bu süreç içerisinde yapan bir iktidar var, bir tecrübe var, bir siyaset var. Ve şimdi biz bu siyasetin gücünü daha dinamik hale getiriyoruz, neyle? Bu başkanlık sistemiyle. Bu sistemin bize kazandıracakları var. Onun için ben bu yola çıktığımızda arkadaşlarımıza hep şunu söyledim: ‘Biz’ dedim, ‘bir şeyi gerçekleştireceğiz. Bizimki nedir biliyor musunuz’ arkadaşlar dedim; eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Bu dört sütun üzerinde yükselen bir Türkiye. Ve bunu yükseltirken de ulaşımda, enerjide, tarımda, dış politikada bizim çok ciddi adımlar atmamız lazım. Ve bunları şu anda yaptık mı? Yaptık. Cumhuriyet tarihine bakıyorsunuz, bütün otoyollar, duble yollar vesaire 6100 kilometre. Ama biz buna yaklaşık 20 bin kilometre duble yol, otoyol ilave ettik. Ve şimdi artık iller arasındaki o mesafeler, o gidiş gelişler, kaza riskleri vesaire bütün bunlar bakın ne hale geldi. Bunları sizler de zaten arabalarınızla giderken yaşıyorsunuz, nereden nereye geldik. Bunlar kolay olmadı.

Enerjide, şu anda bakın Türkiye’de hamdolsun enerjinin olmadığı yer yok. Her yere girdik ve giriyoruz ve bir de enerji potansiyelimiz ciddi manada artmış vaziyette. Doğalgazda artık şurada iki tane ilimiz kaldı. 81 vilayetin tamamına artık doğalgaz giriyor, bu nedir? Benim vatandaşımın, halkımın en doğuda, en batıda, en kuzeyde, en güneyde insanca yaşama erdemine kavuşmuş olmasıdır. Yani Ayşe hanım artık gidip de ahırdan veya bodrumdan odun kömür vesaire taşıma zahmetine girmeyecek. Hemen butona basacak sıcak su gelecek veya her taraf ısınacak. Bunlar hakkı değil miydi onların da? Hakkıydı. Ama gelen iktidarlar ne yazık ki bu derdi dert edinmediler, biz bunun dertlisiyiz.

selyus