Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 8 Temmuz 2017

Egemen Bağış, “15 Temmuz’u başarsalardı, ülkeyi Fethullah Gülen şarlatanı yönetecekti”

Devlet ve Avrupa Birliği eski Bakanı, Başmüzakereci Egemen Bağış, “Eğer 15 Temmuz’da hedeflediklerini başarmış olsalardı, Din istismarcısı FETÖ ise Türkiye adeta bir terör devletine dönüştürür ve ruhani lider diye bize itelemeye çalışacakları Fethullah Gülen şarlatanının ülkeyi yönettiği bir süreçle başbaşa kalırdık.” dedi. 

Türkiye Cumhuriyeti Devlet ve Avrupa Birliği eski Bakanı, Başmüzakereci ve Stratejik Danışman Egemen Bağış, Türkiye’nin Patronları dergisinin Temmuz 2017 sayısına konuk oldu. Bağış, 17-25 Aralık operasyonlarından 15 Temmuz darbe girişimine, Türkiye’nin dış politikasından ekonomik verilerine kadar birçok konuya değindi.

17-25 Aralık operasyonlarının ahlaksızca kurgulanmış bir tuzak olduğuna ve Türkiye’nin bekası ile birlik ve beraberliğinin hedef alındığına dikkat çeken Egemen Bağış, “17-25 Aralık süreci gerçekten bu ülkeye de ailelerimize de, bizlere de zor günler yaşattı. Zira çok adice ve ahlaksızca kurgulanmış bir tuzaktı. Türkiye’nin bekası, birlik ve beraberliği hedeflenmişti. 17-25 Aralık yargı ve emniyet darbesine benzer iftira zincirlerinin tezgahlandığı Ukrayna ve Brezilya gibi ülkelerde hepimiz gördük ki bu tür saldırılar devleti çökertebiliyor. Çok şükür aziz milletimiz bu oyuna gelmedi ve bu tuzağı bozdu. O süreçte şahsen bir vatandaşımıza İtalyan Konsolosluğu’ndan turist vizesi alma karşılığında çıkar elde etmekle itham edilmiştim. Siyasi hayatım boyunca binlerce seçmenimin vize almasına yardımcı olmuşumdur ama o bahsedilen kişinin vize başvurusu dahi yoktu. Alınan hiç bir vize bile yoktu. Ayrıca bir turist vizesi için kimsenin iddia edildiği gibi çıkar elde edebilmesi mümkün değildir. Maalesef medya gücünü arkalarına alarak vatandaşlarımızı kısa bir dönem için bu iftiraya inandırmışlardı. İkinci iddia is, aynı şahsın otel projesine destek verdiğim ve oteline ruhsat aldığım karşılığında ise çıkar elde ettiğim iftirası idi. Hâlbuki bahsi geçen şahsın ne oteli, ne ruhsatı, ne de ruhsat başvurusu olmuştu. Baştan aşağı düzmece bir iftiraydı. Üçüncü iddia ise, medyada yine aynı şahsın aleyhindeki olumsuz haberleri engellediğim iftirası ile kurgulanmıştı. Ancak tek bir tane gazeteci ya da medya mensubu bile çıkıp ‘beni aradı’ diyemedi çünkü bunun da aslı astarı yoktu. İddiaların tamamı asılsız yalanlardan oluşuyordu” diye konuştu.

“15 TEMMUZ ASLINDA BİR İŞGAL KALKIŞMASIYDI. BU ÜLKEDE BİR İÇ SAVAŞ ÇIKARTMA ÇABASIYDI” 

15 Temmuz’un ve Türkiye’nin yaşadığı bütün sıkıntıların perde arkasında ‘aşağılık aklın’ dünya düzenini değiştirme çabası olduğunu belirten Bağış, “15 Temmuz badiresini bir darbe kalkışması olarak anlatmak bence basitleştirmek olur. 15 Temmuz aslında bir işgal kalkışmasıydı. Bu ülkede bir iç savaş çıkartma çabasıydı. Eğer 15 Temmuz’da hedeflediklerini başarmış olsalardı, bugün Türkiye, Lübnan’dan, Suriye’den farksız bir konuma gelmiş olurdu. Sokaklarda hükümet taraftarlarıyla hükümet karşıtları arasında adeta milis çatışmalarının yaşandığı, ülkenin huzurunun kaçtığı, PKK’nın Güneydoğuda kendi çapında özerk bölgeler ilan ettiği, öte yandan DHKP-C’nin farklı boyutlarda eylemler yaptığı bir ülke olurduk. Din istismarcısı FETÖ ise Türkiye adeta bir terör devletine dönüştürür ve ruhani lider diye bize itelemeye çalışacakları Fethullah Gülen şarlatanının ülkeyi yönettiği bir süreçle başbaşa kalırdık. Tabi bu arada bunların arkasındaki ‘aşağılık akıl’ da Ortadoğu’daki haritaları değiştirir ve dünyadaki enerji kaynaklarının kontrolünü kendi çıkarları çerçevesinde yeniden şekillendirirdi. Aslında son dört yıldır, Gezi olaylarında çadırların FETÖ eliyle ateşe verilmesinden bu yana Türkiye’nin yaşadığı bütün sıkıntıların perde arkasında bu aşağılık aklın dünya düzenini değiştirme çabası vardır. Bu çabanın karşısında en büyük engel olarak gördükleri Türkiye’yi parçalamak, Türkiye’nin güçlü liderliğini de itibarsızlaştırarak ortadan kaldırma çabası vardır. Ama çok şükür milletimiz, Allah’ın yardımıyla bütün bu oyunları bugüne kadar bozdu. Bundan sonra da bozmaya devam edecektir” dedi.

“BİRBİRİMİZİ KOLLADIKÇA DEMOKRASİMİZE SAHİP ÇIKTIKÇA HİÇBİR GÜÇ BİZİ YIKAMAZ”

Türkiye’nin küresel güçlerin çıkarlarına hizmet etmeyen bir ülke konumuna geçtiği için artık üzerinde oyunlar kurulmaya başlandığını vurgulayan Egemen Bağış, “Türkiye’nin Ortadoğu politikalarında özellikle 2010-2015 arası attığı bazı adımlar bugün belki üzerinde düşünülmesi gereken adımlardır. Bir yandan bakıldığında Türkiye küresel insani değerleri ulusal çıkarlarının üzerinde tutmuş, bölgedeki bütün kanayan yaralara merhem olmaya çalışmış, gerektiğinde 3 milyon Suriyeli kardeşine barınak sağlamış, ekmek sağlamış, aşını ve imkanlarını paylaşmış ve erdem ortaya koymuş bir ülkedir. Fakat küresel güçler açısından bakıldığında da Türkiye onların çıkarları açısından öngörülemeyen ve onların çıkarlarına hizmet etmeyen bir ülke konumuna geçtiği için de Türkiye artık üzerinde oyunlar kurulması gereken bir ülke olmuştur. Hepsinin başlangıcı aslında Davos’taki ‘one minute’ çıkışından sonra aşağılık akıl tarafından tezgahlanmaya başlanmıştır. Gerek Gezi Olayları, gerek 17-25 Aralık Darbe Kalkışması, gerek Kobani olayları, gerek Urfa-Ankara- Elazığ-İstanbul-Gaziantep gibi illerimizdeki terör saldırıları, gerek 15 Temmuz iç savaş çıkartma kalkışması, gerekse ondan sonraki süreçte yaşadıklarımız aslında aşağılık aklın ortaya koyduğu senaryoların uygulanmasıdır. Biz milletçe bir ve beraber oldukça, birbirimizi sevip, sayıp, birbirimizi kolladıkça demokrasimize sahip çıktıkça hiçbir güç bizi yıkamaz” ifadelerini kullandı.

“KOBİ’LERE DAHA FAZLA İMKAN OLUŞTURABİLECEK DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ İMKANLARININ ARTTIRILMASI LAZIM”

2002’den bu yana bakıldığında finansal sektörün hep çok kazançlı olduğunu, reel sektörün ise onlar kadar kârlı bilançoları ortaya koyamadığını ifade eden Bağış, “Yani bizim reel sektörümüzün güçlendirilmesi lazım. Bu yüzden gerek özel bankalarımızın gerekse kamu bankalarımızın reel sektöre, KOBİ’lere daha fazla imkan oluşturabilecek düşük faizli kredi imkanlarını arttırması ve bu yöntemle de yatırımların, dolayısıyla da istihdamın artacağı ve insanların rahat geçim sağlayabilecekleri bir ülke konumuna gelmemizi sağlayacaktır. Tabi bölgesel barış içerideki yatırım ortamını da geliştirecektir. Biz demokrasimizi güçlendirdikçe, insan haklarımızı güçlendirdikçe, ifade özgürlüğümüzü güçlendirdikçe Türkiye‘ye daha fazla yatırım gelecektir, daha fazla istihdam artacaktır. Bizim demokrasiye yaptığımız her yatırım aynı zamanda ekonomik verilerin iyileşmesine de katkı vermiştir. Bundan sonra da Türkiye olarak biz bölgenin parlayan yıldızı olmaya devam etmeliyiz” diye konuştu.

selyus