Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 1 Ekim 2015

Tuttuğunuz maşalar gün gelecek, sizin elinizi de yakacaktır!

Meclis’in yeni yasama yılının açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelenin bir etnik kökene karşı değil, terör örgütü ve onun üyelerine karşı yapıldığını belirterek, “Buradan, terörü ve terör örgütlerini destekleyen ülkelere de sesleniyorum. Ne yaptığınızı çok iyi biliyoruz, çok yakından takip ediyoruz. Tuttuğunuz maşalar gün gelecek, sizin elinizi de yakacaktır. DEAŞ, PKK, DHKP-C… Adı ne olursa olsun, sırf Türkiye’ye zarar veriyor diye terör örgütlerini destekleyenler bilsinler ki, gün gelecek, bu namlular onlara da dönecektir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına, TBMM’nin açılışını gerçekleştiren ilk Meclis’ten 25. Dönem’e kadar aziz çatı altında görev alan tüm milletvekillerine şükranlarını sunarak başladı. TBMM’nin 23 Nisan 1920’de, ülkenin tüm renklerini kucaklayan bir anlayışla kurulduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de 78 milyon vatandaşımızın her birinin, bu Meclisin, bu devletin, bu vatanın eşit ölçüde sahibi ve birinci sınıf vatandaşı olduğunu belirterek, “95 yıllık süreçte, kimi dönemlerde, farklı etnik kökenlere, inançlara, mezheplere baskı yapıldığı, tabii ki inkâr edilemez bir gerçektir. Bu manada, inançlı kesime de, farklı düşünenlere de, Kürtlere de, başka kesimlere de haksızlıklar yapılmıştır, hatta zaman zaman bu haksızlıklar zulme dönüşmüştür. Biz, ilk gençlik yıllarımızdan itibaren bu haksızlıkları bizzat yaşamış, bunlara bizzat şahit olmuş kişileriz. Bu haksızlıkları inkâr etmediğimiz, tam tersine bu haksızlıkları yüksek sesle ifade ettiğimiz, tarihin kayıtlarında mevcuttur” dedi.

Tüm siyasi hayatı boyunca olduğu gibi bugün de, hiçbir şahsi çıkarın, rütbenin, payenin peşinde olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletim beni rütbelerin en büyüğüne, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamına layık gördü. Ben, Büyük Türkiye, Yeni Türkiye, Güçlü Türkiye, 78 milyonun bir, beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye mücadelesi veriyorum” şeklinde konuştu.

“TERÖR ÖRGÜTÜ, KÜRT KARDEŞLERİMİN TEMSİLCİSİ DEĞİLDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütüyle mücadeleye dikkat çektiği konuşmasının devamında, “Buradan Kürt kardeşlerime özellikle seslenmek isterim: Biz Kürt kardeşlerimizle her zaman gönül diliyle konuştuk. Bugün de gönül diliyle konuşuyoruz. İstiyoruz ki, yarın da, öbür gün de, ebediyen aramızdaki gönül köprüsü sapasağlam muhafaza edilsin. Her bir Kürt kardeşim elini vicdanına koysun ve Türkiye’nin nereden nereye geldiğini görsün. Bizleri birbirimizden koparma çabası, birbirimize düşman etme oyunu, aslında her ikimizi de hedef alıyor. Bunun için diyorum ki, Kürt ayrıdır, terörist ayrıdır. Terör örgütü, Kürt kardeşlerimin temsilcisi değildir. Kürt kardeşimin inancı, değerleri, ahlakı, onuru böyle bir örgütle yol yürümeye zaten uygun değildir. Mücadelemiz, bir etnik kökenle değil, altını çizerek ifade ediyorum, terörledir, terör örgütüyledir, teröristledir. Terörden en büyük zararı gören de yine Kürt kardeşlerimizdir” dedi.

Elif Şimşek’i, Yasin Börü’yü, Fırat Simpil’i katleden; bununla da kalmayıp cansız çocuk bedenleri üzerinden alçakça algı operasyonları yürüten bir zihniyetin, Kürtlerle hiçbir ortak noktası olamayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün, evet, teröre karşı amansız bir mücadele veriyoruz. Ama bin yıllık kardeşliği bozmamak, özgürlüklerden taviz vermemek için de son derece hassas davranıyoruz. Çözüm Süreci, 78 milyonun kardeşliğini tesis etme noktasında bir son aşamaydı. Biz bunun zor olduğunu biliyorduk, ama başarmak için denemek, mücadele etmek zorundaydık. Bu süreçte nihai aşama olarak, kardeşlik adına, huzur adına, Yeni ve Büyük Türkiye adına silahların bırakılması gerekiyordu. Türkiye düşmanı odaklara taşeronluk yapan örgüt maalesef bunu yapmadı” şeklinde konuştu.

“SİLAHLAR GÖMÜLÜP ÜZERİNE BETON DÖKÜLENE KADAR, MÜCADELE SÜRECEKTİR”

Terör örgütünün alçakça, canice saldırılarına yeniden başladığını; Türkiye Cumhuriyeti devletinin de, terör örgütüne hangi dilden anlıyorsa, o dilden cevap verdiğini ve vermeye devam edeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu örgüt ülkemiz ve milletimiz için tehdit olmaktan çıkartılana, silahlar gömülüp üzerine beton dökülene kadar, bu mücadele sürecektir. Bakın silahların susması demiyorum. Kimi siyasiler, kimi medya kuruluşları, kimi hain ve harici odaklar terör örgütünü desteklese de, Türkiye, istiklal ve istikbal mücadelesinden kesinlikle taviz vermeyecektir. Milletimiz, kimin gerçekten teröre karşı mücadele verdiğini, kimin de terörün yanında, arkasında durduğunu, terörü perdelediğini görmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin askerini, polisini, korucusunu, A şahsının, B şahsının askeri, polisi, korucusu gibi göstermek, teröriste alenen sahip çıkmaktır. Teröristler her gün güvenlik güçlerimize saldırırken, bunlarla mücadele edenleri itham etmek, teröre destek vermektir. Terörden siyasi rant ummak, aynı şekilde terörü desteklemektir” dedi.

“TUTTUĞUNUZ MAŞALAR GÜN GELECEK, SİZİN ELİNİZİ DE YAKACAK”

Terör örgütünün siyasetin üzerinde vesayet kurmasına rıza gösterilmesinin terörle mücadeledeki en büyük zaaf olacağına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi partilerin, terör karşısında tek yürek, yekvücut olmadıkları sürece, şehitlerimizin aziz hatırası önünde, millet önünde mahcup olacaklarını belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Buradan, terörü ve terör örgütlerini destekleyen ülkelere de sesleniyorum. Ne yaptığınızı çok iyi biliyoruz, çok yakından takip ediyoruz. Tuttuğunuz maşalar gün gelecek, sizin elinizi de yakacaktır. DEAŞ, PKK, DHKP-C… Adı ne olursa olsun, sırf Türkiye’ye zarar veriyor diye terör örgütlerini destekleyenler bilsinler ki, gün gelecek, bu namlular onlara da dönecektir. Çünkü terörün karakteri böyledir; akrep gibi, eninde sonunda kendisini taşıyanları da sokar. Bunun için terörü, terör örgütlerini doğrudan veya dolaylı olarak destekleyen tüm ülkelerin bu tavırlarından vazgeçmelerini bekliyoruz.”

ÇÖZÜM SÜRECİ

Teröristle mücadelenin önemli ama yeterli olmadığını, asıl olanın terörle mücadele olduğunu; sorunun kaynağına inerek ‘bataklığın kurutulması’ gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, işte bu anlayışla, bir yandan sürekli istismar konusu yapılan bölgenin geri kalmışlığı sorununu çözecek adımları atarken, bir yandan da hak ve özgürlükleri genişletecek reformları hayata geçirdik. Demokratik Açılım olarak ilk adımlarını attığımız çalışmaları, Millî Birlik ve Kardeşlik Projesine dönüştürdük, nihai sonucu almak için de Çözüm Sürecini başlattık. Amacımız, terörü tüm boyutlarıyla ortadan kaldırmak, teröristlerin ülkemiz içindeki faaliyetlerini sıfıra indirmekti. Tek bir askerimizin, polisimizin, korucumuzun, vatandaşımızın canı yanmasın, kanı akmasın, evlerine ateş düşmesin, çocuklar yetim, eşler dul, anne-babalar boynu bükük kalmasın diye mücadele ettik, uğraştık. Milletimiz de, samimiyetimizi gördüğü için bu sürece destek verdi, bizi teşvik etti” şeklinde konuştu.

6-7-8 Ekim olaylarının, terörün yeni yöntemleri, yeni yüzü konusunda ilk önemli tecrübe olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçmişte kendi amaçları uğruna onlarca masum insanı gözünü kırpmadan öldüren bu yapının hâlâ aynı yöntemlerde ısrar ettiğini gördük ve açıkçası ürperdik. Biz akan kanı tümüyle durdurmak isterken, birilerinin kan akıtmak için adeta sabırsızlandığına, el ovuşturduğuna şahit olduk” dedi.

“MİLLET İRADESİNE TEHDİTLE, BASKIYLA İPOTEK KONULDU”

7 Haziran seçimleri öncesinde, milletimizin iradesine tehditle, baskıyla, şiddetle ipotek koymaya çalışanların kurdukları tezgâhların tespit edildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına “Buna rağmen, seçim sonrasında sürecin demokrasinin, hukukun, vicdanın, ahlakın, izanın sınırları içinde yürüyeceğine olan inancımızı muhafaza etmeye çalıştık. Ancak terör örgütü ilk fırsatta silahlarını, bombalarını, tuzaklarını harekete geçirmekten geri durmadı. Bununla da kalmayıp, ‘hadiseleri şahsımın ve hükümetin başlattığı’ propagandasını yaparak, gerçeği örtme, hedef şaşırtma çabası içine girdiler. Maalesef aynı propagandaya, medya başta olmak üzere, çeşitli kesimlerden de destek verenler olduğunu görüyoruz” diyerek devam etti.

“BU TOPRAKLARI KENDİMİZE VATAN YAPMAK İÇİN BİN YILDIR MÜCADELE EDİYORUZ”

Bu coğrafyada yaşamaya devam etmek için bin yıldır verilen mücadelenin bugün de, gelecekte de devam ettirileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede görev alan tüm güvenlik görevlilerine ve diğer kamu personeline başarılar dileyerek; “Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza şifalar temenni ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Amacımız, bu mücadeleyi mutlaka başarıya ulaştırarak, şehitlerimizin dökülen tek bir damla kanının dahi boşa gitmemesini sağlamaktır. Terörle mücadele; Cumhurbaşkanıyla, Hükûmetle, devletin ilgili kurumlarıyla birlikte Meclis’in, burada temsil edilen siyasi partilerimizin tamamının ortak görevidir. Bunun için, diğer tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak terör karşısında birlik, beraberlik, dayanışma, iş birliği içinde olmalıyız. Bu safta en küçük bir zafiyete izin vermemeliyiz. Yerli ve millî duruşa en çok ihtiyacımızın olduğu konu, işte bu meseledir” dedi.

“TEK MİLLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN,  TEK DEVLET”

Küresel sistemde süren değişim ve bölgemizde yaşanan çalkantılar karşısında çelik gibi bir iradeyle, tek yürek, tek vücut olarak hareket etmek mecburiyetinde olduğumuzu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuklarımıza güvenli, huzurlu ve müreffeh bir gelecek bırakmak için başka bir yolumuzun, başka bir çaremizin olmadığını belirtti ve sözlerine şöyle sürdürdü: “İşte bunun için biz TEK MİLLET diyoruz, TEK BAYRAK diyoruz, TEK VATAN diyoruz, TEK DEVLET diyoruz. Türkiye’nin geleceğini işte bu dört sütun üzerinde inşa etmek durumundayız. Bu dört sütundan hiç kimse rahatsız olmasın. Bu dört sütun, 78 milyonu aynı çatı altında buluşturan sütunlardır. Selçuklu Atabeyi Nurettin Zengi ve Eyyubi Sultanı Selahattin Eyyubi’nin torunları olarak, bu 4 sütunu biz asırlar içinde birlikte inşa ettik, istikbale de birlikte yürüyeceğiz. Küresel sistem bir hareketlenme, bir yeniden yapılanma sürecindeyken, gelin bu fırsatı iyi değerlendirelim. Türkiye’nin kazanımlarına ve hedeflerine hep birlikte sahip çıkalım.

Bugün geriye doğru baktığımızda nasıl heba edilen imkanları hayıflanarak hatırlıyorsak, bizden sonraki nesillerin de bizi benzer duygularla yad etmesine izin vermeyelim.”

GÜÇLÜ, BÜYÜK TÜRKİYE

Güçlü, Büyük, Yeni Türkiye’nin inşasının birlikte gerçekleştirileceğini belirterek, tarihe hep birlikte hayırla yâd edilecek bir iz bırakılmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “25’inci Dönem Meclisinde bu imkânı yakalayamadık. 1 Kasım seçimlerinde belirlenecek 26’ncı Dönem Meclisinin, bu tarihi fırsatı değerlendireceğine inanıyorum. Bu düşüncelerle, kısa çalışma döneminde ülkemize önemli bir demokratik tecrübe kazandıran 25’inci Dönem Meclisimizin siz kıymetli üyelerini bir kez daha kutluyorum. 1 Kasım seçimlerinin ülkemiz, milletimiz, tüm siyasi partilerimiz, tüm milletvekillerimiz ve milletvekili adaylarımız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

selyus