Ana Sayfa FUTBOL 9 Ekim 2015

Ercüment Göy ile anılara doğru

Şimdi sizleri 1990 Dünya Şampiyonası Grup Eleme maçlarından 20 Eylül 1989 tarihinde İzlanda ile oynadığımız ve 2-1 kaybettiğimiz maçı takip eden Türk Sporunun usta kalemlerinden spor yazarı ve spor yorumcusu Ercüment Göy ’ün anısıyla başbaşa bırakalım.

Sizleri bundan tam 26 yıl geriye doğru götürmeden önce 10 Ekim Cumartesi günü evimizde Çek Cumhuriyeti, 13 Salı İzlanda ile deplasmanda oynayacağımız maçların önemine vurgu yaparak haberimize başlayalım. Gruptan çıkabilmemiz için mutlaka kazanmamız gereken bir maçlar. İstanbul Takipte Haber Sitesi olarak Milli Takımımıza başarıla diliyoruz. Şimdi sizleri 1990 Dünya Şampiyonası Grup Elemeleri için 20 Eylül 1989 tarihinde İzlanda ile oynadığımız ve 2-1 kaybettiğimiz maçı takip eden Türk Sporunun usta kalemlerinden spor yazarı ve spor yorumcusu Ercüment Göy ’ün anısıyla başbaşa bırakalım.

Günaydın gazetesinin spor yazarı ve spor yorumcusu Ercüment Göy, “Spor servisi müdürümüz Altuğ İstanbulluoğlu sigarasından derin bir nefes çekti. Sol elinin işaret parmağı ile külleri kül tablasına silkeledi. Tüm spor servisi Altuğ’un böyle davrandığı zaman önemli bir konuya değineceğini bildiğinden dikkat kesilmişti.

Gözleri ile servisi şöyle bir taradı. Konuşmasına “Arkadaşlar bildiğiniz gibi Çarşamba günü İzlanda ile milli maçımız var. Türkiye Futbol Federasyonu, Reykavik’e özel uçakla gidileceğini bildirdi. Gazetemize iki kontenjan tanımışlar. Biz de yazı işleri ve genel yayın yönetmeni ile bu iki ismi belirledik. Muhabir olarak Ferdal Uzundurukan, yazar ve yorumcu olarak Ercüment Göy görevlendirildiler” dedi.

Altuğ’a benim yerime bir başka arkadaşımızı göndermesini söyledim. Aldığım cevap “İzlanda her zaman gidilebilecek bir ülke değil. Avrupa’ya her zaman gidersin. Bence bu şansını iyi değerlendir. Zaten TFF’nin davet mektubunda adın zikredilmiş. Yani sadece bizim tercihimiz değilsin” diyerek konuya noktayı koydu.

Eve gelir gelmez hemen dünya atlasını açtım. İzlanda’nın yerini başkentini jeolojik yapısını uzun uzun araştırdım. Ülkenin soğuk olduğunu öğrenince tedbirli davranıp kürk montumu almayı beynimin bir köşesine kazıdım. O zamanlar internet yok. Google amcaya soramıyorsun.

Seyahat günü geldi çattı. Sabahın erken saatinde Atatürk havaalanına gittik. Bizi federasyonumuzun yetkilileri karşıladılar. Uçağa bindik. Kimler yoktu ki… Kulüp başkanları, spor yazarları, teknik adamlar, sporumuzun önemli şahsiyetleri ve Milli takımımız aynı uçaktaydık.

Uçak teker kestikten sonra kaptan pilotun anonsu duyuldu.” Milli gururlarımız, seçkin misafirlerimiz Türk Hava Yolları’nın Boing uçağına hoş geldiniz. İstanbul Reykavik arası yaklaşık sekiz saati biraz geçen bir yolculuk yapacağız. Hepinize iyi uçuşlar diliyorum.

Uçakta sekiz saat nasıl geçecek. Metin Türkmenoğlu (Teknik Direktör). Cumhuriyet gazetesi spor yazarı yanıma geldi.” Ercü sen briç bilirsin, Özkan Sümer hoca da biliyor. Bir kişi daha bulursak kareyi kurarız dedi. “Hiç arama Onur Belge benim ortağım” dedim. Bu arada kısa bir süre önce Hakk’ın rahmetine uğurladığımız Onur kardeşimize rahmet diliyorum. Özkan hoca ile Metin Türkmenoğlu, ben ve Onur Belge oyuna başladık. Meğerse ne kadar briç meraklısı varmış. Başta Prof. Dr. Kaya Çilingiroğlu ve diğer misafirler koltuklarından kalkıp oyunu seyretmeye geldiler. Hatta kaptan pilot uçağı otomatik pilota bağladım bu maçı kaçırmam diye latife yaptı. Oyundan sonra Feyyaz “Ercüment abi ben bu oyunun meraklısıyım. Bana öğretir misin?” diye sordu.

“Feyyaz, sen bu maçta gol at, bende sana briç öğreteyim” diye yanıt verdim. Feyyaz sözünü tuttu ve golünü attı. Ama ben sözümü tutup ona briç öğretemedim. Ya benim vaktim olmadı. Ya da onun zamanı bana uymadı. Ama sözüm hala geçerliliğini koruyor.

Uzun bir hava yolculuğundan sonra Reykavik’e vardık. İzlanda Volkanik bir ada ülkesi. Gündüzleri neredeyse 20 saat. Gece olduğunu bile anlayamıyorsunuz. Biraz hava kararır gibi oluyor o kadar.

Kafileyi bekleyen sürpriz uçaktan bagajların çıkmaması oldu. Buz gibi İzlanda havasında donan kafile otelden dışarı çıkamadı. Bense tedbirli davranıp kürk montumu yanımdan ayırmamıştım. Çıktım gezdim dolaştım. Taksici beni şehrin en büyük AVM’sine götürdü. O zamanlar bizde AVM yok hayranlıkla gezip alışveriş yaptım.

İzlanda Futbol Federasyonu bize otelde hoş geldiniz yemeği verdi. Yemekten önce her iki federasyon yetkilileri birer konuşma yaptılar. Yemekten sonra gazetecilerin ve misafirlerin gidecekleri yer hepimizin malumudur.

Maç sabahı şehrin görülecek yerlerini kafile olarak gezdik, gördük. Ronalt Reegan ve Gorbaçov’un ilk defa buluştukları evin önünde resim çektirdik. Rahmetli İlker Ateş, temsili olarak Gorbaçov ben ise Reegan oldum. O ev şimdi müze olarak kullanılıyor.(Nede olsa beni ağırladı)

Maçı 2-1 kaybettik ama güzel dostluklar edindik.”

 

selyus