Ana Sayfa YAŞAM 6 Ekim 2017

Egemen Bağış, Yardım isteyenlere tarih boyunca sahip çıkıyoruz”

Devlet ve AB eski Bakanı Egemen Bağış, “Bugün ülkemizde 4 milyona yakın Suriyeli ve Iraklıyı barındırıyor olmamızın aslında bizim genetik kodumuzun gereği olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. Yani Türkiye bunu ilk defa yapmıyor. Tarih boyunca her zaman baskı görenlere, mazlumlara, ihtiyaç sahiplerine kucak açtık. Yardım isteyenlere sahip çıktık.”

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) bünyesinde gerçekleştirilen Batı Platformu’nun konuğu emekli Büyükelçi Ender Arat oldu. Ender Arat kaleme aldığı “Türklere Güvendiler” kitabı ile birlikte yüzyıllar öncesinden bugüne Türkiye’ye ve Türk insanına sığınanları anlattı.

Toplantıya Devlet ve AB eski Bakanı Egemen Bağış, İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, emekli Büyükelçi Ender Arat ve akademisyenler katıldı. Katılımcılarla birlikte kitapta da yer alan birçok bilinmeyen örneği anlatan Arat, böylelikle son zamanlarda Türkiye’ye sığınan mültecilerin aslında ilk olmadığını, Türklerin her zaman ihtiyacı olan herkese kapısını sonuna kadar açtığını söyledi.

“DÜNYAYA BİR İNSANLIK DERSİ VERMİŞ OLUYORUZ”

Dr. Mustafa Aydın, Türk insanının mülteciler konusunda dünyaya bir insanlık dersi verdiğini dile getirerek, “Bizim tarihten bu yana herkese kucak açmamız aslında dünyaya bir insanlık dersi vermek olarak adlandırılabilir. Bugün bile milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapan Avrupa’nın 50 mülteci almak için hesap yaptığı bir dönemde milyonlarca Suriyeli’ye ev sahipliği yapan bu toprakların sadece bugün değil, tarih boyunca insanlık ve kardeşlik anlayışını ön planda tuttuğunu da ortaya koymuş olacağız. Birçok şeyi biz burada yeni yeni öğreniyoruz. Yıllarca birçok farklı ülkeden birçok kişiye hep kucak açmışız. Krallara, başbakanlara ev sahipliği ile ‘Bize sığınan bize emanettir’ anlayışı ile hep onlara hizmet vermişiz. Hatta birçoğu borç bırakarak ülkelerine dönmüş ki onların borçlarını bile üstlenmişiz. ‘Türklere Güvendiler’ adlı çalışma, bu ülkenin kapısına gelen herkese kapısını açtığının bir göstergesidir” dedi.

“MÜLTECİLERE KUCAK AÇMAK GENETİK KODUMUZUN BİR GEREĞİ”

Egemen Bağış, “Bugün mültecilere yapmış olduğumuz şey aslında genetik kodumuzun bir gereği” diyerek, “Ender Bey ‘Türklere Güvendiler’ adıyla birlikte çok enteresan bir kitap kaleme aldı. Tarih boyunca bu topraklara sığınmış, farklı kültürlerden, milliyetlerden, ülkelerden insanların bu topraklarda nasıl huzur ve refah bulduğunu, nasıl özgürlük bulduğunu anlatan anekdotları kaleme almış. Zamanında İspanyollardan kaçan Museviler’in bu topraklara sığındığı gibi, İran’dan kaçan Humeyni’nin de, ikinci dünya savaşında Naziler’den kaçan akademisyenlerin de, Polonya’daki zulümlerden kaçan insanların gelip İstanbul’da ‘Polonezköy’ adı altında bir semt oluşturmalarına kadar hepsinin perde arkası var. Bugün ülkemizde 4 milyona yakın Suriyeli ve Iraklıyı barındırıyor olmamızın aslında bizim genetik kodumuzun gereği olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. Yani Türkiye bunu ilk defa yapmıyor. Tarih boyunca her zaman baskı görenlere, mazlumlara, ihtiyaç sahiplerine kucak açan bu millet bugünde mültecilerle birlikte kendi genetik kodunun gereğini gerçekleştiriyor” şeklinde konuştu.

Batı Platformu’nun konuk konuşmacısı Ender Arat da, 20 yıllık emeği olan kitabı ve Türklerin tarih boyunca neden bu kadar benimseyici olmasının gerekliliklerini açıklayarak, “Türkiye’ye sığınanlar denilince hep aklımıza Yahudiler, Alman profesörler gelirdi. Sonradan Macaristan’da büyükelçilik yaparken Macar büyük devlet adamlarının da zamanında Türkiye’ye sığınarak kurtulduğunu öğrendim. Oradan ilk kıvılcım çıktı. Yaptığım araştırmalar sonucunda 45 değişik ülkeden çok yüksek seviyedeki insanların Türkiye’ye sığındığını gördüm. Masum ve zavallı insanlar yığınlarla gelip bu topraklarda kurtuluşu bulmuşlar” dedi.

“SIĞINMALARININ ASIL NEDENİ TÜRK İNSANININ GÖNÜL ZENGİNLİĞİDİR”

Sığınmaların asıl nedenini Türk insanın yapısıyla alakası olduğuna değinen Arat, “Bu kadar çok insanın bize sığınmasının temelinde, coğrafya olabilir. Fakat bu coğrafyaya hiç yakın olmayan topraklardan da gelenler var. O yüzden sadece coğrafya diyemeyiz. Bunun dışında güç olabilir. Sonuçta Osmanlı imparatorluk düzeyindeydi. Şu anda bir imparatorluk seviyesinde değiliz ama ne kadar özverili olduğumuzu da görüyorsunuz. O yüzden aslında buradaki en büyük etkenin Türk insanının gönül zenginliği ve misafirperverliği olarak görüyorum. Türk insanı her zaman darda olanı bağrına basıyor. Başka bir ülkede ya da toplumda ‘tanrı misafiri’ diye bir terim yoktur. Ya da ‘komşum açken ben tok uyuyamam’ diye de bir atasözü yok” ifadelerini kullandı.

Son olarak Suriyeli mültecilere tepki gösterenlerle ilgili olarak konuşan Arat, “Suriyeli mültecilerin ülkeleri kökten yıkıldı. Sonuçta Türkiye’ye keyiften gelmediler. Canlarını kurtarmak için geldiler. Her ne kadar tepki gösteren bir grup olsa da, yine de Türk halkı onlara yardım etmeye devam ediyor. Para vermese bile elbet bir şeyini paylaşıyor. Yani aslında özümüzü kaybetmiyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

selyus