Ana Sayfa YAŞAM 7 Ocak 2016

UHİM’in “2015 Dünya Hak İhlalleri Raporu”

“2015 Dünya Hak İhlalleri Raporu” Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM) tarafından Malta Köşkü’nde gerçekleştirilen basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu. Rapor, UHİM Genel Sekreteri Veysel Başar tarafından açıklandı. 

“2015 Dünya Hak İhlalleri Raporu” Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM) tarafından Malta Köşkü’nde gerçekleştirilen basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu. Rapor, UHİM Genel Sekreteri Veysel Başar tarafından açıklandı. 

Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi’nin (UHİM) organize ettiği ‘Dünya Hak İhlalleri Raporu’ basın açıklamasına UHİM Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Küçük, UHİM Genel Sekreteri Veysel Başar, UHİM Hukuk Koordinatörü ve AK Parti İstanbul Milletvekili Adayı Av. Mustafa Demiral, Akit Tv. ‘Gündemin İzi’ program yapımcısı Sabri Balaman, STK Temsilcileri ve UHİM Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı.

Deneyimli Siyaset Adamı Demiral, Uluslararası Ceza Mahkemeleri’nin işlevsizliği üzerine çok önemli bir konuşma yaptı. Özellikle bu mahkemenin 5 ülkenin kontrolünde olduğunu ifade etti. Mahkemenin 11-12 yıl önce kurulmasına rağmen sadece 6 davanın geldiğini dile getirdi. Bu davalarının da tamamının Afrika ülkelerinin sorunları üzerine olduğunun özellikle altını çizdi.

Usta Gazeteci Balaman ise toplantının içeriğine dönük önemli tespitlerde bulundu. Deneyimli gazeteci Balaman, toplantıda ısrarla doğuda insanlara karşı hak ihlali yapılıyor mu diye sorulan soruya sert tepki vererek, “Orada olanlarla ilgili hak ihlali yoktur. Ama sizler bunu dışarıya öyle yansıtmanız hiç te ahlaki değildir” dedi.  

Basın açıklamasının ardından gelen sorulara UHİM Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Küçük ağırlıklı olmak üzere yönetim kurulu üyeleri birlikte cevap verdi.

Basın mensuplarının yanı sıra bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de katıldığı toplantıda şu ifadelere yer verildi:

SİYASET-HUKUK

11 Eylül sonrasında İslam dünyası ve Müslümanların küresel ölçekte hedef alınmasının ardından, son yıllarda DAEŞ bahanesi ile oluşturulan algı ve mülteci krizi de, ABD ve Avrupa’da İslam düşmanlığının giderek daha tehlikeli bir boyut almasına yol açıyor.  Bu düşmanlık siyasilerin beyanatlarıyla en üst düzeyde karşılığını bulurken, medya organları da habercilik anlayışları ve kullandıkları dille bu düşmanlığı besliyorlar.

ABD’de sivil gruplar, yanlarında getirdikleri silahlarıyla İslam karşıtı eylem yaptı. Bir silah firması Müslümanları öldürmek için özel silah tasarladı ve adını “Haçlı” koydu. Almanya’da bir yıl içinde binden fazla İslamofobik eylem gerçekleşti, yaklaşık 800 mülteci yurdu saldırıya uğradı. Avusturya’da yüzlerce cami kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya. Fransa’da Charlie Hebdo ve Paris saldırıları sonrasında ülkede yaşayan milyonlarca Müslümana potansiyel terörist gözüyle bakılmaya başlandı ve yüzlerce şiddet eylemi gerçekleşti. İngiltere’de çıkartılan yasalarla Müslümanlar baskı altına alınıyor. İsviçre’de Müslümanların okul açmasına izin verilmiyor. Danimarka, İsveç, Hollanda, Belçika, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde de benzer gelişmeler yaşanıyor.

Dünya siyasetine yön verme iddiasındaki küresel aktörler, uyguladıkları politikalar ve çıkar odaklı siyasetle, başta İslam coğrafyası olmak üzere tüm dünyada insanlığı felakete sürüklemeye devam ediyorlar. CIA’in 11 Eylül sonrasında mahkum ettiği Müslümanlara sistematik olarak işkence ettiği raporlandı ancak raporun kamuoyuna açıklanmayıp sümenaltı edilmesine karar verildi. İstihbarata her yıl 1 trilyon Dolar harcayan ABD’nin Google gibi küresel firmalar aracılığıyla milyarlarca insanın özel hayatına müdahil olduğu iddia ediliyor. Almanya’da göstermelik Neonazi davası öngörüldüğü şekilde sürerken, Suriyeli mülteciler Alman ekonomisi için ucuz işgücü açığı kapsamında değerlendiriliyor. Rusya, Soğuk Savaş sonrasında yitirdiği küresel aktör olma vasfını geri kazanmak ve Akdeniz ve Karadeniz’de yeniden etkin olabilmek için katı bir Suriye politikası izlemeye devam ediyor. Ekim ayında Suriye’de hava operasyonlarına da başlayan Rusya, her ne kadar silahlı unsurları hedef aldığını söylese de, başta Bayırbucak Türkmenleri olmak üzere binlerce sivil Rus saldırılarından olumsuz etkilendi, yaklaşık 1.500 kişi yaşamını yitirdi. İsrail yarım yüzyılı aşkın süredir Filistin topraklarında sürdürdüğü işgal ve soykırım faaliyetlerini her geçen yıl daha ileri boyutlara taşıyor. Filistin Merkez İstatistik Bürosu’nun raporuna göre Filistin topraklarının %85’i işgal altında bulunuyor. 2015 yılı içerisinde işgalci İsrail askerleri Mescid-i Aksa’ya yüzlerce baskın düzenledi ve sivil halkı hedef almaya devam etti. Uygulanan abluka nedeniyle Gazze %60 işsizlik ve %70 yoksulluk oranıyla, dünyada işsizliğin en yüksek olduğu yer olma özelliği taşıyor. Öte yandan başta Arakan ve Doğu Türkistan olmak üzere, dünya üzerindeki diğer sorunlu bölgelerde yaşanan soykırım ve asimilasyon politikaları da 2015 yılında hız kesmeden devam etti.

ÇEVRE

Uluslararası şirketlerin ve gelişmiş devletlerin uygulamaları ile canlı türleri yok olmaya devam ediyor. Yapılan araştırmalar, son 500 yılda 322 hayvanın neslinin tükendiğini, 72 hayvan neslinin de tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.

Çevre sorunları hem insanlığı, hem de diğer canlı türlerini tehdit etmeye devam ederken, Çin’de her yıl 1.6 milyon insan hava kirliliği sebebiyle yaşamını yitiriyor. BM verilerine göre, her gün 2 milyon ton atık, su kaynaklarına bırakılıyor, 2,5 milyar insan ise temel temizlikten yoksun.

Tohum ve gıda sektöründe faaliyet gösteren küresel şirketler, daha fazla kazanç uğruna insan sağlığını hiçe sayıyor. Son olarak ABD menşeli Monsanto, dünyadaki en büyük rakibi Syngenta’yı satın alarak bu alanda tekel olma yolunda önemli bir adım attı.

SAĞLIK

Finans dünyasının en önemli aktörlerinden biri olan ilaç endüstrisinde, her yıl milyarlarca Dolarlık manipülasyonlar yaşanıyor.  Dünya Sağlık Örgütü (WHO) rakamlarına göre, internetten satılan ilaçların %50’sinin sahte olduğu ortaya çıktı. Dünya üzerinde ilaç kullanımı hızla artarken, Türkiye antibiyotik kullanımında zirvede yer alıyor. Benzer şekilde ülkemizde 8 milyonu aşkın kişi de antidepresan kullanıyor.

Tütün, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı dünya genelinde yaygınlaşırken kullanım yaşı da giderek düşüyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her yıl çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde olmak üzere 6 milyon kişi, tütün tüketimi nedeniyle hayatını kaybediyor.

Gıda sektörü, özellikle fastfood yiyecekler ve asitli içecekler, insan sağlığı açısından büyük tehditler içeriyor. ABD’de yapılan bir araştırma, şekerli ve gazlı içeceklerin her yıl dünya genelinde 184 binden fazla kişinin ölümüne neden olduğunu gösteriyor. Sağlıksız beslenme milyonlarca insanı obeziteye iterken, Türkiye’de obezite oranı %30’lara ulaşmış bulunuyor.

KÜLTÜR-SANAT

Televizyon yapımları özellikle çocuk ve gençleri hedef kitle seçerek, yeni nesillerin zihinlerini kontrol altına alıyor. Yapılan araştırmalar, çocuk filmleri ve animasyonların, yetişkinlere yönelik filmlerden çok daha fazla şiddet içerdiğini ortaya koyuyor. Sektörün en önemli şirketlerinden biri olan Disney çizgi filmlerinde ise çocuklara, “ruhunu satabilirsin”, “zekânın önemi yok, “dış görünüş önemlidir”, “yalan söylemek o kadar da kötü değildir”, “erkek dediğin zengin ve yakışıklı olur” gibi bilinçaltı mesajları empoze ediliyor.

Uluslararası kültür-sanat kuruluşları, küresel aktörlerin dünya üzerindeki politikalarını meşrulaştırma yönündeki tavrını sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl vizyona giren yapımlar arasında Görevimiz Tehlike-5, oryantalist bakış açısıyla bu noktada öne çıkan filmlerden biri oldu.

Türkiye’de kendisini toplumun üzerinde gören ve elde ettiği toplumsal statüyle her fırsatta toplumu aşağılayan kültür oligarşisi, 2015 yılında da, icraatlarına devam etti. ABD’de katıldığı bir programda “Türküm ama bu benim suçum değil” diye özürlenen sinema oyuncusu, fotoğraf çektirdiği başörtülü yöre halkını kastederek sosyal medya hesabında “biz ne zaman ve neden bu kadar geriye gittik” diye hayıflanan tiyatrocu, Kurban vecibesini IŞİD katliamlarıyla bir gören müzisyen, canlı yayında devlet yöneticilerine alenen küfür etmeyi marifet sayan akademisyen örnekleri bu alanda öne çıktı.

EKONOMİ

Kapitalist sistem özellikle bankalar ve finans kuruluşları aracılığıyla milyarlarca insanı daha fazla tüketmeye ve yoksulluğa itiyor.  Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre, Türkiye genelinde bireysel kredi kartından dolayı yasal takibe uğrayıp ödeyemeyenlerin sayısının 2 milyon kişiye yaklaştı. Bu olumsuz tabloya karşı alınan önlemler de bankaların oyunlarıyla deliniyor. Örneğin tüketimdeki aşırılıkların önüne geçmek için uygulanan “taksit sınırlandırılması” sistemi, büyük alışveriş mağazalarında yasadışı yollarla deliniyor. Mağazalar, bankalar adına tüketicilere anında kredi veriyor ve harcama yapmasını sağlıyor. Benzer şekilde, bazı bankalar da kredi kullanan müşterilerin nüfus bilgilerinden yola çıkarak usulsüz bir şekilde “aile boyu” hesap açarak, tüm aileyi sınırsız tüketime teşvik ediyor.

Küresel finans alanında yaşanan ihlallerse çok daha büyük manipülasyonlara yol açıyor. Örneğin dünyayı kana bulayan politikalar sebebiyle, savaşlara harcanan para yıllık 15 trilyon Dolar’a yaklaşmış bulunuyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından hazırlanan Paravan Şirketler Küresel Raporu’na göreyse, yılda 2 trilyon Dolar kara para aklanıyor. Bununla birlikte dünya üzerindeki yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizlik de giderek artıyor. Oxfam’ın araştırmasına göre, dünyadaki en zengin %1’lik kesimin mal varlığı, 2016’da geri kalanların toplam mal varlığına denk düşecek.

MEDYA

Uluslararası medya organları, ABD ve Avrupa devletlerinin politikalarına paralel bir yayıncılık anlayışını sürdürüyor. Gezi Parkı olayları esnasında Türkiye’de içsavaş yaşandığı algısı oluşturmaya çalışan Batı medyası, 2015 yılında Türkiye’de artan terör olayları karşısında da benzer bir tavır sergiledi ve PKK, YPG gibi terör örgütlerini özgürlükçü yapılanmalar olarak lanse etti.

 İnternetin giderek yaygınlaşmasıyla birlikte, özellikle çocuklar ve gençlerin dünyayı algılama biçimleri de değişiyor. Vakitlerinin önemli bir bölümünü sosyal paylaşım ağları, internet uygulamaları ve oyunlarla geçiren milyarlarca insan, giderek daha sanal bir dünyaya hapsoluyor.

EĞİTİM

İngiltere’de yürürlüğe girecek yeni tasa­rıya göre 3-11 yaş arası çocuklar, aşırı eğilimlere sahip olup olmadıkları yönünden kontrol altında tutulacak. Öte yandan İngiltere’de “atom bombası yapımını öğre­necekleri” endişesiyle uluslararası öğren­cilerin nükleer bilim alanındaki ders­lere girişlerinin yasak olduğu ortaya çıktı. Ders kitaplarında göçmenlerle ilgili olumsuz ifadelere sıklıkla yer veren Almanya, cinsellik eğitimi yaşını da kreşlere indirmeye hazırlanıyor. Rusya, Türkiye ile yaşanan uçak krizi sonrasında ülkesinde bulunan Türkiyeli öğrencileri sınırdışı ederken, Türkiye’deki öğrencilerini de geri çekiyor. Aynı şekilde Rus üniversiteleri de, Türkiye’deki üniversitelerle kurulan ilişkileri dondurma kararı aldı.

TARİH-TOPLUM

İslam coğrafyasında devam etmekte olan kaos ortamı, tarihi ve kültürel zenginliklerin büyük bir hızla yok olmasına sebebiyet veriyor. Özellikle DAEŞ eliyle Suriye ve Irak’ta bulunan binlerce yıllık medeniyet birikimi, ya bombalanarak yok ediliyor, ya da yağmalanarak Avrupa ve ABD’ye kaçırılıyor ve birkaç yıl sonra da saygın uluslararası müzelerde sergilenmeye başlıyor. Benzer bir tavır son dönemde artan terör olaylarında Türkiye’de de sergileniyor. PKK’nın son dönemde gerçekleştirdiği terör eylemlerinde başta camiler olmak üzere ülkemizin tarihi birikimini hedef aldığı görülüyor.

selyus