Veli DALBUDAK

Selam Olsun

BAHÇELİ OLSUN BENİM KAHVEM

Kimi kapı gibi parlamenter sistemin arkasında duruyor diyor. Kimi yedek lastik diyor.Kimi böyle devlet adamı görülmedi diyor.

Kahvenizi nasıl alırsınız?

Ya Başkanlığı?

Bahçeli mi olsun, bahçesiz mi?

Referandumdan önce mi alırsınız, sonra mı?

Havalar biraz serinledi ama, olsun yine de bahçede içelim kahveleri…

Hem oksijen zihnimizi açar!

Belki çözeriz o vakit, tam olarak ne söylediğini Bahçeli’nin…

Baksanıza herkes farklı anlıyor…

Kimi başkanlık sisteminin önünü açtı diyor.

Kimi kapı gibi parlamenter sistemin arkasında duruyor diyor.

Kimi yedek lastik diyor.

Kimi böyle devlet adamı görülmedi diyor.

Ne yapalım Bahçeli bu!

Hep muamma!

Çözemedik, çözülmüyor sultanım…

 

DOLAR DOLAR TAŞAR AMERİKA’NIN HAVUZU

 

Biz FETÖ derken, PKK derken, DAEŞ derken, Suriye derken, Irak derken dolar aldı başını gidiyor. 

Rusya derken, Putin’le yakınlaşırken seyreder mi büyük şeytan?

Kendi havuzuna akmayan suları zehirler onlar…

Önce küçük oltalarla avlamaya bakar küçük balıkları…

Baktı olmuyor ağ atar…

O da olmazsa sonarla arar…

Baktı ki olmuyor, trolle dip tarar, ne var ne yok alır, kökünü de kurutur. 

 

NOBEL NOBEL NE GÜZEL ŞEYSİN SEN

 

Her yıl birkaç kere konuk olur köşeme…

Çok severiz birbirimizi (!)

Muhteşem adamlar var orada. 

Muhteşem de bir güç var ellerinde. 

Ne yapsalar yedirirler…

 

Yine rahat durmadılar.

Yine şaşırtmadılar beni.

Nobel Edebiyat ödülünü Bob Dylan’a verdiler. 

Dünya şaşırınca açıklama geldi:

‘Şarkı sözü yazarlığından dolayı verdik’ dediler. 

Bizim Nobel ödüllü edebiyatçımız Orhan Pamuk ne der bilmiyorum ama…

Bir zamanlar Pamuk’ta hevesliydi şarkı sözü yazmaya…

Hatta daha da ileri gidip;

‘İbrahim Tatlıses’le rakı masasında oturalım. Ben sözlerini yazayım, o yanık sesiyle söylesin. Güzel olur, hem de çok güzel olur’ demişti. 

Sonra Tatlıses vuruldu…

Orhan Pamuk geleceği görmüştü. 

Ne var ki İbrahim Tatlıses o yanık sesini kaybetti. 

Orhan’ı da ikinci Nobel ödülünden etti. 

 

İŞ DÜNYASI: KIPIRDAMAYAN YAPRAKLAR, SARARAN YAPRAKLAR, DÜŞEN YAPRAKLAR

 

Şairler pek bir sever sonbaharı…

Doğa cömert tablolar sunar…

Monet resimleri gibidir kırlar…

Hüzün altın renginde sarar her yanı…

İlkbaharda yeşeren yapraklarla başlayan dirilişin, toprağa düşen sararmış yapraklarla bitişidir. 

 

Zor hem de çok zor geçen 2016 yılının sonbaharında piyasada yaprak kımıldamıyor. 

Bir de çeşitli sektörel krizlerden dolayı çoktandır yaprağı kımıldamayanlar var. 

Onlar sararıp, solmuş vaziyetteler. 

Kurtarmaya gayret ediyorlar ama konjonktür müsait değil. 

 

Bir de  herşey bitmiş, toprağa düşmüş süpürülmeyi bekleyen yapraklar var. 

Her daim tezgahı düzgün iğne yapraklılar elbette mevcuttur ama iş dünyası fazlasıyla sonbahar renklerine bürünmüş durumda. 

 

Bazı hususlardaki fikri sabitlerin ülkeye ne kadar zarar verdiğini görerek, ekonomi yönetiminde bazı takıntılarımızdan vazgeçerek yürümemiz gerekiyor. 

Yoksa bu sefer telafisi çok güç olacak. 

İlginizi çekebilir

Ödül gecemiz yaklaştı!

Ödül gecemiz yaklaştı!

selyus