Veli DALBUDAK

Selam Olsun

EZBERLENMİŞ CÜMLELER, UYUŞMUŞ BEYİNLER

İpin ucunu kaçırmış vaziyetteler. Taşeronların ipleri birbirine dolanmış durumda. Arapsaçına dönmüş bu yumağı çözecek bir irade görünmüyor. Onlar da bunun farkında. Bari azami faydayı elde edelim havasındalar.

Çok büyük bir ayrışma var.

Soğuk savaş döneminde bile böyle olmamıştı.

O vakit daha kapalı bir dünya vardı.

Kamplaşma netti, berraktı.

NATO bir tarafta, Varşova Paktı bir tarafta …

Kimin ne olduğunu herkes bilirdi.

Kimin borusunun nerde ne kadar öteceğini de

Kimin ne istediğini ne istemediğini de tarafların konuşmalarından anlayabiliyordunuz.

Şimdi ise ezberlenmiş cümleler kuruluyor devletler tarafından.

Hepsi barıştan yana, hepsi demokrasi aşığı, hepsi özgürlük savaşçısı.

Hepsi çevreci, hepsi hümanist, hepsi idealist…

Hepsinin ağızlarından çıkan süslü diplomatik sözlere şapka çıkartırsınız

Tüm liderlerin uzun söylevlerinde bahsettiklerinin önünde saygıyla eğilirsiniz. 

Hepsi terör karşıtı ama birinin teröristi diğerinin müttefiki.

Kapitalist sistemin ürettiği “yüzyılın buluşu” taşeronluk sistemi şimdi de siyaset ve uluslararası ilişkiler alanında çok rağbet görüyor.

Devletler imajlarını parlatmaya devam ediyorlar. Tüm pis işlerini ihale ediyorlar çünkü.

Tüm liderler, tüm dışişleri bakanları, tüm diplomatik temsilciler aynı sorulara aynı cevapları veriyorlar aynı ezberlenmiş cümlelerle.

– “Biz barış yanlısıyız”

– “Demokrasi ve insan hakları olmazsa olmazımızdır”

– “İnsan hak ve özgürlüklerinden asla taviz veremeyiz”

– “Yaşanabilir bir dünya için attığımız tüm adımları çevreci bir anlayışla atmaktan başka çaremiz yok. “

– “Terörü şiddetle kınıyoruz. Terörle mücadele kararlılığımız hiç eksilmeden tüm gücüyle devam edecektir.”

Uyuşturucu iğne vazifesi görüyor artık bu tatlı sözler.

Ekranların önünde ne olup bitiyor diye dikkat kesilen insanlar, her yerde otomatik silahlar, patlayan bombalar, ateşlenen füzeler, yerleşim bölgelerini yerle bir eden uçaklar, denizlerde korsan gibi dolaşan savaş gemileri, yerlerinden yurtlarından edilmiş, yollara düşmek zorunda kalmış savaş mağdurları, evleri barkları başlarına yıkılmış masum insanlar, milyonlarca ölü ve yaralı, harap ve bitap şehirler görüyorlar.

Çoğu zaman sıradan şeyler oluyormuşcasına boş gözlerle bakıyorlar ekranlara.

Bazan sinir uçlarına dokunduğu oluyor bu acı görüntülerin.

İşte o zaman da liderler devreye giriyor. Ezberlenmiş cümlelerle hipnotize ediyorlar insanları. Umut tacirliği yapıyorlar. 

İpin ucunu kaçırmış vaziyetteler. Taşeronların ipleri birbirine dolanmış durumda. Arapsaçına dönmüş bu yumağı çözecek bir irade görünmüyor. Onlar da bunun farkında. Bari azami faydayı elde edelim havasındalar. Hepsi bir yerlerden çekiştiriyorlar.

Dünya bu kadar çekiştirmeye dayanabilir mi?

Dünya bu kadar zulme daha ne kadar dayanacak?

 

 

 

İlginizi çekebilir

REİSE AÇIK MEKTUP!

REİSE AÇIK MEKTUP!

selyus