Veli DALBUDAK

Selam Olsun

FATİH TERİM, O TAZMİNATI ALIRSAN…

Can çıkar, huy çıkmaz derler. 

Yedisinde neyse, yetmişinde de o derler. 

Yaşı 50 ve üzeri olanlar onun futbolculuğunu da bilirler. 

İyi bir futbolcuydu, iyi bir liberoydu. 

Sert oynardı. 

Lider oyuncuydu. 

Hakeme bile sert yapardı. 

Bazen kendisine yapılan bir hareketin cezasını kendisi keserdi. 

Hakeme tükürdüğü, rakibine kasten kafa attığı bile olmuştur.

Kısacası hırçın, agresif, sinirli ama futbolun ciğerini bilen bir oyuncuydu. 

Teknik direktörlük hayatı ise hiç kimsenin ihtimal vermediği kadar ihtişamlı oldu. 

Kariyerinin başında Piontek gibi dev bir  isimle çalışması çok iyi bir altyapı sağladı ona. 

Çok şey öğrendi ondan. 

Danimarkalı Piontek tam bir sistem ve disiplin adamıydı. 

Terim’in ihtiyacı olan şeyler de bunlardı. 

Sonrasında Galatasaray’da zirve yaptı kariyeri. 

4 yıl üstüste şampiyonluk ve UEFA şampiyonluğu…

Fiorentina ve Milan…

Adanalı fakir çocuğun inanılmaz yükselişi. 

O artık bir imparatordu. 

Avrupa Şampiyonası’nda yarı final. 

Sonra tekrar mucizevi bir şekilde Avrupa Şampiyonası’na katılım. 

Fakat, işte ne olduysa orada oldu. 

Orayı yönetemedi Fatih Terim. 

Prim tartışması yangına döndü. 

İmparator yangını söndüremeyince kendi paçaları da tutuştu. 

Koskoca bir ülkenin emekleri, paranın paylaşımında çıkan sokak kavgasının kurbanı oldu. 

Kurban verildi ama kavga bitmedi. 

Her maçta, her fırsatta derinden derinden sürüyordu. 

Yeni kurbanlar, yeni kavgalar, yeni olaylar…

Adanalı fakir çocuk çok iyi bildiği sokak kavgalarından hep sıyırıyordu bir şekilde. 

Kocaman bir mevkisi vardı onun,

Türkiye Futbol Direktörlüğü…

Dile kolay Türkiye Cumhuriyeti’nde hiçbir faniye nasip olmamıştı o makam. 

Bu büyük ve cafcaflı makam Türk Futbol’unu aldı götürdü. 

Hallaç pamuğu gibi attı. 

Millet statlara gitmez, milli maçları televizyondan bile seyretmez hale geldi. 

Ama her olayda zeytinyağı gibi üste çıktı fakir Adanalı çocuk. 

Çok sıkıştığında sağa sola hart hurt yaptı. 

Yeri geldi Devletin televizyonu TRT’yi bile boykot etti. 

Her seferinde o haklı çıkıyor, bir kurban arenaya salınıyordu. 

İmparator, korku imparatorluğunun sınırlarını genişletiyordu her daim. 

Fakat kıytırık bir ahşap duvar yüzünden yıkıldı bir gece ansızın o imparatorluğun geniş surları. 

Damadın hamburger dükkanındaki o kahrolası tahta bariyer yüzünden yerle yeksan oldu o canım kariyer…

Futbol dünyasının dışında, deplasmanda bir kebapçıda yapılan magandalık, örtüyü kaldırıverdi birden. 

Ve görüldü ki İmparator çıplak!

Şimdi buradan o çıplak İmparatora sesleniyorum;

Ey Fatih Terim,

İster istifa etmiş ol, ister kovulmuş ol, istersen ne olursan ol!

O 15 Trilyonluk tazminatı alırsan, o fakir Adanalı çocuğa ihanet etmiş olursun. 

O 15 Trilyonluk tazminatı alırsan, 15 Milyon fakir Anadolu çocuğuna ihanet etmiş olursun. 

O 15 Trilyonluk tazminatı alırsan, Fatih Terim ismine ihanet etmiş olursun. 

O 15 Trilyonluk tazminatı alırsan, tırnaklarınla kazıyarak kurduğun o “imparatorluğu” yıkmış olursun. 

O 15 Trilyonluk tazminatı alırsan, gerçekte haketmediğin birşeyi almış olursun. 

O 15 Trilyonluk tazminatı alırsan, seni kahraman yapan bu millete ihanet etmiş olursun. 

O 15 Trilyonluk tazminatı almazsan yada bir basın toplantısıyla bu devletin gerçek sahipleri olan şehit yakınlarına, şehitlerin evlatlarına bağışlarsan, şerefini kurtarmış olursun. 

Çıplak imparator ne yapar bilemem ama Adanalı o fakir çocuk, inanıyorum ki böyle yapardı.  

İlginizi çekebilir

DEVRİMLER GEÇİYOR İÇİMDEN

DEVRİMLER GEÇİYOR İÇİMDEN

selyus