Lerzan Tuğba ŞAHİN

Bir Varmış Bir Yokmuş

HABERİNİZ OLSUN

Gündemle aranız nasıl bu aralar? daha çok hangi yayın yoluyla gelişmeleri takip ediyorsunuz? ’Ana Haber Bültenleri ya da İnternet’ dediğinizi duyar gi

HABERİNİZ OLSUN

Gündemle aranız nasıl bu aralar? daha çok hangi yayın yoluyla gelişmeleri takip ediyorsunuz? ’Ana Haber Bültenleri ya da İnternet’ dediğinizi duyar gibi oluyorum. Özellikle internet yoluyla ulaşabildiğimiz yayın organlarının çeşitliliği ve ulaşılabilirliği konusunda sahip olduğumuz imkanları sıralamama gerek yok. Ana haber kuşağında ise yine sayamayacağımız kadar çok sayıda kanalın bültenine erişiyoruz. Fakat bu kadar çeşitliliğin içinde dikkat çeken, izleyici ya da okuyucu olarak rahatsız eden bazı noktalar da var. Mesela ’haber’ ve ’yorumun’ birbirine karıştırılması ve ’haberleri çarpıtma’ gibi.

Huyumdur, özellikle ses getirici olduğunu düşündüğüm gelişmeler ve konular gündemi meşgul ettiği zamanlarda Ana Haber kuşağını, TV kanalları arasında gözlem ve karşılaştırma gezintisiyle geçiririm. Peki nelerle mi karşılaşıyorum? Haber sıralamaları arasındaki uçurumlar,aynı haberin çok farklı ya da haberden çok, yorum süzgecinden geçirilip subjektif bir şekilde maksatlandırılarak sunulması, bazı kanalların neredeyse sadece olumsuz gelişmelere ve iç karartıcı olaylara yer vererek olumlu birçok gelişmeyi atlaması yahut yeterince haber değeriyle izleyiciye sunmaması diyebilirim. Buradan ’yayın organlarının’ objektifliğine gönderme yapmıyorum fakat bazılarına ’Habercilik’ anlamında aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

Bir ülke düşünün, son yıllarda ekonomi, politika, dış politika, spor ve daha birçok alanda büyüyor, örnek gösterilen bir hale geliyor. Her türlü yayın yoluyla da takip ediyorsunuz ve habercilik ilkelerine bağlı kalan kanallarda da bunun resmini görüyorsunuz. Fakat yine aynı yerde akşam başlıca kanallardan başka birinde haber programına bir bakıyorsunuz ve “nasıl ya? ülkede kriz yokken kriz haberleri yapıyorlar, olmayan şeyleri anlatıyorlar, acaba bu haberi yapanlar başka bir ülkede mi yaşıyorlar?” diyorsunuz. Sonra bunun gibi bir başka kanala geçiyorsunuz, bülteni kaza, cinayet, cinnet, hırsızlık, kavga, vb. özellikle aranmış, son derece negatif, özenle hazırlanmış ve her biri uzun süreçlere yayılarak, spikerle muhabirin adeta bir artist edasındaki tonlamalarıyla süslenmiş haber sıralamasıyla ekranda görüyorsunuz. Sonra? Sonra içiniz kararıyor, duygusallıkla asabiyet arasında bir hisse kapılıyorsunuz. Zaten moral falan da kalmıyor!

Eğer gündemi sıkı takip ediyorsanız ya da bazı yayın organlarının yanlış tutum sağladığını görebildiyseniz sizin için problem yok. Fakat gün boyu meşgul, çalışan ya da çeşitli nedenlerle gelişmeleri TV Haberlerinden takip etmeye çalışan birini düşünün. Yorgunluktan bitkin bir halde açıyor televizyonu, hangi bültene yetişebildiyse ona dikkatini veriyor. Sonuç? Tahmin ediyorsunuz işte!

Gelelim internet konusuna. Şüphe yok ki internet sayesinde bir haber çok kısa sürede binlerce kişiye ulaşabiliyor artık, özellikle Sosyal Paylaşım siteleri vasıtasıyla kişiler de istediği haberi istediği zaman başkalarına ulaştırabiliyor. Paylaşımcı olmak güzel de istemeden yanlış haberleri başkalarına ulaştırma gibi bir ihtimali de unutmayalım. Hatırlayacağınıza eminim ki unutmak mümkün olmasa gerek, çok bilinen bir yayın kuruluşu en son 29 Ekim kutlamalarıyla ilgili bir haber yapmıştı ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Güneydoğu’da helikopterde çekilmiş bir fotoğrafını montajlayıp, Bakanı sanki Ankara’da havadan, helikopterden, vatandaşa gaz sıkan polisleri izliyormuş gibi göstermeye çalışmıştı, tabi nasıl bir zekayla böyle çirkin bir girişimde bulundular tartışılır fakat habere gelen tepkileri görünce de fotoğrafın köşesine ’Kolaj’ notunu eklemeleri ise ’Pes’ dedirtecek cinstendi.Mesela bu haberi anlayıp bilmeden sosyal paylaşım sayfalarında paylaşanlar istemeden başkalarına da yanlış haber ulaştırmış oldu. Bu yüzden dikkatli ve sorgulayıcı olmakta fayda var. Bir de Göktürk2 konusu var. Hiç dikkat ettiniz mi, her kanal bu anlamlı gelişmeye dair aynı hassasiyeti gösterdi mi ya da bahsetti mi diye?

’Haber’ haber verme amacıyla sunuluyorsa objektif olmalı ve yorumla karıştırılmamalı. Hiç kimsenin başkalarını yanlış bilgilendirme ya da yalan yanlış haber yapmaya hakkı yok. İzlediğimiz, takip ettiğimiz bülten ya da yayın organlarında ister TV, ister gazete,ister internet aracılığıyla olsun, bize sunulanlara sorgulayıcı bir pencereden bakalım.

Sizden ricam, bu konuda ne kadar bilinçli olursanız olun eğer daha önce denemediyseniz bundan sonra arada bir Ana Haber Bültenlerini bir karşılaştırın. Haberiniz olsun saymadığım bir çok şey daha dikkatinizi çekecek.

Lerzan Tuğba ŞAHİN

İlginizi çekebilir

ÖZGÜR İRADE

ÖZGÜR İRADE

selyus