Lerzan Tuğba ŞAHİN

Bir Varmış Bir Yokmuş

İŞİN DOĞRUSU

Matematik zekasını Milletvekili maaşları üzerine geliştirenlerin Milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkarılması konusundaki tutumu akıllara zarar. Dün ve bugün gündem ne kadar yoğunsa, belli ki yarın da en az o kadar olacak. Bir taraftan dış politikadaki değişiklikler ve yeni hamleler diğer taraftan ise yaklaşan Halk Oylaması, yani 16 Nisan Referandumuna sayılı günler kala gerek medyada gerekse alanlarda yapılan propagandalar gündemin neredeyse tamamını kaplamakta.
 
  Son zamanlarda Anayasanın değişen 18 maddesi üzerine yapılan yorumlar, ‘hayır’ deme gerekçesini ‘tek adam yönetimi’ ve ‘rejim değişikliği’ gibi hayali sebeplere dayandıranlar,’hayır’ diyeceğini ifade eden kesimden bir kısmının gereksiz saldırgan tavırları, neye ‘hayır’ diyeceği sorulduğunda maddeler üzerinden mantıklı cevap veremeyenler, yeni Anayasanın getireceği Cumhurbaşkanlığı sistemini okumadan yorumlayan bir muhalafet partisi liderinin gafların da ötesine geçiş yaptığı anlar, hatta muhalefetin masal anlatır gibi maddeleri yalan yanlış anlatması ve neyse ki herşeye rağmen yılmadan alanlarda, sokakta, evlerde, salonlarda, medyada seçmene maddeleri doğru biçimde, açıklayan kararlı ve emin kesim. Burada yanılmalar ve yanıltmalardan birkaç örneği sıralamak isterim:
 
  Matematik zekasını Milletvekili maaşları üzerine geliştirenlerin Milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkarılması konusundaki tutumu akıllara zarar. Öyle ki ülkemizin nüfusu 30 yılı aşkındır değişmemiş, hep aynı yerde sekmeye devam etmiş gibi bir tavır sergileyen bir kısım ‘hayırcı’ maalesef bile isteye yanılıyor. Oysa TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop da dahil yetkili isimler ekranlarda ve katıldıkları toplantılarda bunu her yetişkinin anlayabileceği en sade dille açıklıyorlar. Mustafa Şentop’un ifadesiyle “Türkiye Büyük Millet Meclisinde 450 kişi, Cumhuriyet Senatosunda da 150 kişi var. Kenan Evren geldiğinde siyasetçilerle arası iyi olmadığı için bu sayıyı 1982’de 
Anayasanın ilk halinde 400’e indiriyor. Sonra 1987’de Turgut Özal anayasa değişikliyle 450’ye çıkartıyor sonra 1995’te bütün partilerin mutabakatıyla 450, 550 yapılıyor. Türkiye’nin 80 milyon nüfusu var. Avrupa Birliği ülkelerindeki ortalamaya göre 53 bin 764 kişiye bir milletvekili düşüyor. Türkiye’de 143 bin 166 kişiye bir milletvekili düşüyor. 1980’de Türkiye’de 70 bin kişiye bir milletvekili düşüyordu bugün 143 bin 166 kişiye bir milletvekili düşüyor”. Yetmez! Bir diğer mesele de Cumhurbaşkanının en fazla 2 kez seçilebileceği konusunun çarpıtılması.
Buna ne bahane  buluyorlar demeyin, çünkü bunu duymamış olamazsınız. Aynen şöyle bir inanış içerisindeler: “Cumhurbaşkanı meclisi feshedecek ve 3 dönem seçilebilecek”. Öncelikle Meclisi fes etme ithamı tam bir uydurma, ayrıca Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi durumunda cumhurbaşkanı bir kez daha aday olabilecek. Yani üç dönem diye bir uygulama yok. Kararnamaler, güvenoyu, rejim elden gidiyor gibi diğer şehir efsanelerine değinmeyeceğim, çünkü gördüğünüz gibi bu kadarı bile içeride başka nelerle uğraştığımızı anlamaya yetiyor.
 
  Seçmenin çok küçük bir kesimi olayı sıraladığımız şekilde değerlendirirken her ne kadar inkar etse de, Referandum değil de Genel Seçime gidermiş gibi ele alıyor. Fakat güzel gelişmeleri de atlamamak lazım. Mesela neden ‘Evet’ denilmesi gerektiğini ve maddelerin uğradığı değişikliği kendisine eski haliyle karşılaştırılarak anlatıldığında, zihnindeki soru işaretlerinden kurtulan kararsızlar ve nihayet maddelerin doğru haline ikna olan sağduyulu vatandaşlar. 
 
  Kötü niyet barındırmaksızın sırf maddeleri okumaya üşenip de yanılanları anlayışla ve saygıyla karşılıyorum ancak işin doğrusu önüne getirildiği halde yanlışta ısrar eden bir tutum içerisinde olanları anlamakta zorluk çekiyorum. Hollanda, Almanya, İsviçre haddini aşıp burnunu bizim işlerimize sokmayı vazife edinmiş ve ‘Evet’ aleyhine çalışıyorken, Rotterdam’da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Betül Sayan’a karşı sergilenen tavır ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçağının iniş izninin iptal edilmesi çok yakın geçmişte olmuşken, üstüne yetmezmiş gibi, oradaki Türk vatandaşlarına Orta Çağ Avrupası havasıyla atlarla üzerlerine yürüyüp, köpeklerle saldırılmışken (bu tutum ‘Evet’e karşı olmalarının yansıması), Kandilden de ‘hayır’ propagandası yapılıyorken, yanlış okumadınız dağdaki teröristler de ‘Evet’ çıkmasından rahatsız, bitmedi, 15 Temmuz gecesini yaşatan fetö takımının alt kümesi de ‘Evet’ çıkacak diye korku içindeyken, durumu doğru okuyamayanları anlamam mümkün değil.
 
Tuğba ŞAHİN

İlginizi çekebilir

SİYASAL İLETİŞİM DİLİ

SİYASAL İLETİŞİM DİLİ

selyus