Veli DALBUDAK

Selam Olsun

METAL YORGUNLUĞU VAR MI?

“Metal Yorgunluğu”na bu denli sessiz kalırken öte yandan kaotik gürültülerle yürüyor olmanız, yorgun metallerinizden gelen gıcırtıyı kapatmak için mi?

Bu öyle menem birşey ki mazallah uçağı düşürür, gemiyi batırır. 

Yokuş aşağı giderken, otobüsün frenini patlatır. 

Savaşta, Saddam’ın dillere destan orduları gibi, tek kurşun atmadan beyaz bayrak çektirir. 

Ticarette, tedrici bir iflasa götürür. 

Siyasette, SHP’leştirir, CHP’leştirir, DSP’leştirir, DYP’leştirir,  hele hele Allah korusun ANAP’laştırır. 

Rakipleriniz tek kurşun atmadan, siz kendi kendinizi imha edersiniz. 

 

Peki AK Parti gerçekten bu illete tutuldu mu?

Nasıl yani? Reis söylüyor kardeşim…

İyi ama her zaman Reis böyle çarpıcı bir cümle kurduğunda sosyal medyada herkes pek bir köpürtmez miydi?

Abartılı bir şekilde dalga dalga paylaşılmaz mıydı?

Bu defa niye bu sessizlik?

Nedir bu devekuşu misali kafayı kuma gömmeler…

Nedir bu benim metallerim pırıl, pırıl taptaze kompozit malzemeden, üstelik titanyum alaşımlı edalarıyla caka satmalar…

Meğer ne kadar metalize olmuşsunuz parlak kumaştan elbiselerinizin altında. 

“Metal Yorgunluğu”na bu denli sessiz kalırken öte yandan kaotik gürültülerle yürüyor olmanız, yorgun metallerinizden gelen gıcırtıyı kapatmak için mi?

 

Ya şöyle birşey olsaydı;

Mesela Ahmet Taşgetiren, Abdülkadir Selvi, Hakan Albayrak yada Yusuf Kaplan gibi bazı yazarlar teşkilatlarda ve belediyelerde “metal yorgunluğu” var diye yazsaydılar Erdoğan söylemeden önce. 

Erdoğan’da çıkıp bir konuşmasında “eyy içimizdeki kalemşörler, siz neden bahsediyorsunuz ya! Ne metal eskimesi? Yok öyle birşey! Siz kendinize bakın! Ben asıl siz de metal yorgunluğu görüyorum.” demiş olsaydı…

O vakit pek bir keyifle köpürtürdünüz sosyal medyada. 

Sen misin bunu diyen, vay hain, vay melun diye diye adamları eskitirdiniz. 

Anlaşılıyor ki zülfü yare dokunuyorsa bizim trol tayfasında Reisçilik’te gevşiyor birkaç kademe…

 

Peki teşkilatlarda ve belediyelerde, hatta kamu kurumlarında ve bakanlıklarda hiç kimsenin üstüne alınmadığı  “metal yorgunluğu” mevzubahis mi?

 

Beraber bakalım;

 

  1. Genellikle,  makam mevki sahiplerine ulaşmak, randevu almak için özel kalem şımarıklıklarına muhatap olunuyor mu?
  2. Genellikle, çok yoğun olduklarını iddia ederek milletten kaçan makam mevki sahipleri, acaba “metal yorgunluğu”ndan mı millete zaman ayıramıyorlar?
  3. Genellikle, bilvesile zar zor görüşebildiğiniz makam mevki sahiplerinin ellerinden hiçbirşey gelmiyormuş gibi acz içerisindeki biçare halleri “metal yorgunluğu”ndan kaynaklanıyor olabilir mi?
  4. Genellikle, yukarıda bahsettiğim acizliği defalarca ispatlanmış makam mevki sahipleri, kendi işleri mevzubahis olduğunda hangi ilacı kullanıyorlar ki birdenbire yırtıcı bir aslana dönüşerek “metal yorgunluğu”ndan eser kalmıyor?
  5. Genellikle, bir makama yeni gelen zat, hiç vakit kaybetmeden karısını, kızını, oğlunu, kardeşini, bacanağını, eniştesini, kayınbiraderini, baldızını, kayınbiraderinin baldızını, baldızının kayınbiraderini, başında olduğu kuruma “metal yorgunluğu”na uğramamak için mi alıyor?
  6. Genellikle İlçe başkanları, İl başkanları  yönetim kurullarını, yürütme kurullarını siyasi temsil şartlarına göre değil de kendi özel şartlarına göre ( avukat müvekkilini, müvekkil avukatını, Mali müşavir mükellefini, mükellef Mali müşavirini, doktor hastasını, hasta doktorunu, eşini, dostunu, ortağını, hısım akrabasını, komşusunu hemşehrisini) alarak mı “metal yorgunluğu”na önlem alıyor?
  7. Genellikle teşkilatlardaki bazı uyanık çakallar, hiçbir yaraya merhem olmazken, her türlü ortamı fırsata çevirip, kendilerine menfaat temin etmek suretiyle mi “metal yorgunluğu”ndan kurtulacaklarını sanıyorlar?
  8. Genellikle, çok çalışıyormuş, çok iş yapıyormuş gibi görünüp, kısıtlı kamu kaynaklarını çarçur ederek mi “metal yorgunluğu” illetini defedeceklerini düşünüyorlar?

Bu sorulara verilecek cevaplar, Ak Parti’de “metal yorgunluğu” olup olmadığının ötesinde, metaldeki mental çürümenin boyutunu da gösterecektir sanırım…

selyus