Şahin Bingöl

Siyaset ve ekonominin nabzı

SİYASAL İLETİŞİM DİLİ

Toplum ile devlet arasındaki bağlantıyı kurma vazifesine sahip siyasetçiler bu görevlerini iletişim aracılığıyla yerine getirirler. Bu noktada kullandıkları iletişim dili siyasetçilerin toplum nezdinde benimsenmesine ya da dışlanmasına neden olur. Dolayısıyla siyasetçi kullandığı dil ölçüsünde vardır.

Burada Paulo Freire’nin Ezilenlerin Pedagojisi ismini verdiği kitaba değinmek istiyorum. Freire toplumda özgürlüğün ancak ezilenler ile önderler arasındaki sıkı diyalog, iletişim ve dayanışma ile geleceğini öne sürmektedir. Freire kitabında bizlere “Bankacı Eğitim Modeli” ve “Diyalogcu Eğitim Modeli” olmak üzere iki modeli tasvir eder. “Bankacı Eğitim Modeli”, üst konumda bulunanların bir şeyleri dikte ettiği, alt konumda bulunanların ise bu durumu kabul ettiği, bireyleri edilgen gören model olarak betimlenir. “Diyalogcu Model” ise bireyleri kendi özgürlük mücadelelerinde etkin, üreten, düşünen, eylemde bulunan bireyler olarak gören modeldir. Bu model karşılıklı sevgi, saygı, dürüstlük ve güven üzerine kurulmuştur. Bu doğrultuda Freire toplumun tam bağımsızlık hedefine ulaşması için aydın kesimin diyalogcu modeli kullanarak halkla birlikte diyalog ve samimi dayanışma içerisinde hareket etmesi gerektiğini ifade eder.

Freire’nin belirttiklerinden de yola çıkılarak siyasilerin toplumun dertlerini dinleyip meclise aktarma ve bu sorunlara çözüm üretme görevini yerine getirirken kullandıkları dilin ve iletişimin “Diyalogcu Model”e uygun olması beklenir. Siyasetçi toplumdaki bireyleri hakir görmediği, onların üstünde değil yanında olduğunu hissettirdiği ölçüde milletin hizmetkârı olmaya devam edebilir. Dolayısıyla milletteki bu hissi ancak samimi, dürüst ve güvenilir söylemleri çerçevesinde uyandırabilir. Kullandığı kelimeler ile milletine sadık olduğunu, her an milletin yanında olduğunu belirtmelidir. “Diyalogcu Eğitim” modelinde de değinildiği gibi milletiyle dayanışmaya yoluna gitmelidir. İstişarede rahmetin olduğunu bilmeli ve ona uygun hareket etmelidir.

Yusuf Has Hacip “Aklın süsü, dil; dilin süsü sözdür.” der. Aklın ve dilin süsünü güzelleştirdikten sonra kişinin yaptıramayacağı çok az şey vardır. Nerede ne söyleyeceğini ve söylediğini nasıl söyleyeceğini bilen bir siyasetçinin toplumda yeri hep ayrı olmuştur. Dilin kemiğinin olmadığını belirterek özellikle siyasetçilerimizin kullandıkları kelimelere fazlaca dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum. Sözlerimi “Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı” mısrası ile tamamlıyorum.

selyus