Türkiye’de sendikacılığın nasıl işlediğini anlatan deneyimli sendikacı Eğitim Bir Sen İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı Erol Ermiş, Toplu Sözleşme süreçlerinde 213 kazanımın farklı bir mücadele tarzıyla elde edilebileceğini bütün dünyaya gösterdiklerini altını çizerek ifade etti.
Türkiye’de sendikacılığın nasıl işlediğini anlatan deneyimli sendikacı Eğitim Bir Sen İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı Erol Ermiş, Toplu Sözleşme süreçlerinde 213 kazanımın farklı bir mücadele tarzıyla elde edilebileceğini bütün dünyaya gösterdiklerini özellikle belirtti. Başkan Ermiş’in çok güzel kaleme aldığı ve sendikacılıkla ilgili hayatı konulara parmak bastığı “SENDİKA KARARI HER ŞEYİ MEŞRU KILAR MI?” başlıklı yazısını siz okurlarımızla paylaşmak istedik.
SENDİKA KARARI HER ŞEYİ MEŞRU KILAR MI?
Eğitim Bir Sen İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı Erol Ermiş, “Sendika – eylem ayrılmaz ikilidir. Sendikalar seslerini duyurmak, haklarını almak için basın toplantısı, basın açıklaması, yürüyüş, miting, boykot, grev vb yollara başvururlar. Bunlardan grev en son çare olarak başvurulan bir yoldur.
Sendikal literatürde grevin karşılığı lokavttır. Sendika yasası devlet memurlarına iş bırakma hakkı vermemektedir. Ancak sendikalar, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası anlaşmalara dayanarak grev yapıyorlar. Türkiye’de sendika mevzuatı çerçevesinde hangi konularda grev yapılabileceğine ilişkin bir düzenleme de yoktur Zira kanun grevi kabul etmemektedir.
Uluslararası güvenceyi arkasına alan bir sendika, senede beş on gün hayatı durdurmayı denemektedir. Yalnız bu sendikanın grev yaptığı konulara baktığınızda eğitim, özlük ve malî haklara ilişkin herhangi bir şey bulamazsınız, bulsanız da gerekçelerin en son maddesinde yer alır. Grev gerekçeleri tamamen siyasi olup halkın kahir ekseriyetinin karşı olduğu konulardır. Yurt dışında cereyan eden olaylar da bunlar için grev sebebidir. İllegal örgütlerin devletle yürüttüğü her türlü mücadelede örgütlere eleştirel anlamda tek bir kelime edemezken, devleti ve devlet unsurlarını kıyasıya eleştirirler. Halkın kahir ekseriyeti şu soruyu sorma zarureti hisseder: Acaba bu sendikalar kimin ve neyin hesabına mücadele ediyor?
Malum sendika her türlü şeyi talep etmeyi kendinde hak olarak görürken başkalarının taleplerine karşı mücadele etmeyi de sendikacılığın gereği sayar: Cuma düzenlemesi, okullara mescid açılması, seçmeli dinî dersler…
Türkiye, içerde ve dışarda büyük mücadele yürütürken malum sendikanın almış olduğu kararlar, kamu vicdanında derin yaralar açıyor ve bu sendika gitgide sendika olma vasfını kaybediyor. Alınan kararlar milletin birlik ve beraberliğine hizmet etmiyor. En son mücadele yöntemi olan greve ilk önce başvuruluyor. Kendileri sürekli eğitim ve öğretimi aksatırken öğretmenlere can güvenliği nedeniyle izin verildiğinde ayağa kalkıyorlar: Çocukların eğitim hakkı engelleniyormuş.
Bize göre hak almanın binbir türlü yolu vardır. Hak alma mücadelesi; kırıp dökme, yakıp yıkma mücadelesi değildir. Biz, Toplu Sözleşme süreçlerinde 213 kazanımın farklı bir mücadele tarzıyla elde edilebileceğini bütün dünyaya gösterdik. Biz bir taraftan özlük – malî haklar mücadelesi yürütürken, diğer taraftan ülkemizin birlik ve kardeşliğine hizmet etmeye devam edeceğiz. Hem birilerinin mağdur ettiği halkımıza sonuna kadar sahip çıkacak, hem dünya mazlumlarıyla dayanışma içinde olacak, hem de ülkemizin Büyük Türkiye sevdasında en önde olacağız. Eğitimde yaşanan sorunların aşılmasında, eğitim kalitesinin artırılmasında sorumluluk almaya devam edeceğiz.
Asla uluslararası güç paylaşımının ve kirli mücadelelerin payandası, piyonu ve taşeronu olmayacağız. Ülkemizi, ülkemizin bütün renklerini ve eğitiminden sorumlu olduğumuz vatan evlatlarını seviyoruz.”