İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, il sağlık çalışanları ve 112 Acil Sağlık ve UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri) ekipleri ile birlikte Şehitler Tepesi’nde.
İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, il sağlık çalışanları ve 112 Acil Sağlık ve UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri) ekipleri ile birlikte Beşiktaş’ta terör saldırısının düzenlendiği Şehitler Tepesini ziyaret etti. Ellerinde Türk Bayrağı ve karanfillerle tepeye gelen sağlık çalışanları olay yerine karanfiller bıraktı, dualar etti. Attıkları sloganlarla terörü lanetleyen sağlık ekipleri o acı geceyi anlattı.
Konuşmasına tüm terör odaklarını kınayarak başlayan Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Biz 112, il sağlık müdürlüğü ve UMKE olarak o gece ve daha önce 15 Temmuz’da olduğu gibi en kısa sürede ve 106 Ambulansla buraya hizmet vermek sadece sağlık hizmeti değil bu ilkenin gücünü göstermesi açısından tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorum. Bu vatanı kimse bölemeyecek. Ülkede birliği sağlayarak, tüm ezilenlerin Suriye’de, Irak’ta ölen insanların birisini yaşatmak için gece gündüz çalışan biz sağlık çalışanları olarak Türkiye’de bu vatanın, bunların sesi olmaya devam edeceğiz. Allah bizimle olacaktır. Doğrular kazanacaktır. Hainler ve gaflette olanlar bunu çok iyi bilsinler Allah bizimledir” şeklinde konuştu.
“DOKTOR AĞABEY BENİM ELİMİ BIRAKMA”
Terör saldırısının gerçekleştiği gün olay yerine giden ilk ekibin içinde olan 112 çalışanı Paremedik Oğulsan Duran yaşadıklarını anlattı. Duran, “Ben olay yerine gelen ilk ekiptim. Triaj ekibiydim. Yaralıların ilk müdahalelerini yapıp ekipler yönlendiriyorduk. Olaya yerine ilk ulaştığımızda sizden medet uman, sizden yardım dilenen gözler vardı. 6 senedir bu mesleğin içerisindeyim ama hiçbir zaman kendimi bu kadar çaresiz hissetmemiştim” dedi.
Duran, o gün Çevik Kuvvet polisi ile olan diyaloğunu hiç unutmadığını söyleyerek, “Benim unutamadığım şey şuydu. Şehitlerimizin aileleri bir yandan onları merak ettiği için kiminin annesi, kiminin karısı, kiminin babası arıyordu. Bu hastaları dağıtma işlemini yaparken bir tane 20 yaşında gencecik bir polis kardeşim benim elimi tuttu ve dedi ki ‘doktor ağabey benim elimi bırakma. Ben daha üç gün önce annemin yanından ayrıldım. Ne olursun benim elimi bırakma’. Bu beni çok etkiledi. O gün burada yaşananları hiç birimiz anlatamayız kelimeler yetersiz kalır” şeklinde konuştu.