AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, “Türkiye-İsrail arasında varılan mutabakatla, artık Filistinli kardeşlerimiz nefes alacak, Gazze’deki çile sona erecek.” dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, TBMM grup toplantısında bir konuşma yaptı. Yıldırım, AK Parti TBMM Grubu’nda yaptığı konuşmada, 65. hükümetin 36. gününde olduklarını, 22 Mayıs’tan bu yana yoğun bir gündemle iş başında bulunduklarını ve çalışmalarını hızla sürdürdüklerini belirtti.
Ramazan ayı boyunca AK Parti kurucuları, AK Parti yönetim teşkilatları ve on binlerce vatandaşla, şehit aileleri ve gazilerle bir araya geldiklerini aktaran Yıldırım, şehitleri rahmetle, şükranla andıklarını ifade etti.
Başbakan Yıldırım, “Ağrı’da, Van’da, Diyarbakır’da çok sayıda eseri hizmete açtık, yeni eserlerin temellerini attık. ‘İşimiz hizmet, gücümüz millet’ dedik, gereğini yaptık. Hamdolsun, dediklerimizi yapıyor, milletimizin desteğini de her daim yanımızda görüyoruz.” diye konuştu.
MUTABAKAT KOLAY OLMADI
İsrail ile Mavi Marmara olayından bu yana kesilen diplomatik ilişkilerin iki ülke arasında varılan mutabakatla normalleşme sürecine girdiğini açıklayan Yıldırım, “31 Mayıs 2010… Gazze’ye insanı yardım taşıyan Mavi Marmara gemisinde İsrail askerlerinin baskını sonucu hayatlarını kaybeden şehitlerimizi, vatandaşlarımızı bir kez daha rahmetle anıyorum.” ifadesini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu mutabakat kolay olmadı. Üç önemli şartımız vardı: Özür, tazminat, Gazze’ye erişimin Türkiye’nin kontrolünde kolaylaştırılması. 2013 yılında İsrail resmen özür diledi. Mutabakatın iki diğer şartı da dün yapılan son görüşmelerle tamamlanmış oldu ve bugün imzalar atıldı. Öncelikle, Mavi Marmara şehitleri için tazminat talebi karşılanmış oldu. Nihayet uzun ve yorucu görüşmeler sonucu varılan mutabakatla, Türkiye öncülüğünde artık Filistinli kardeşlerimiz nefes alacak, Gazze’deki çile sona erecek. Bu çerçevede mutabakatın ilk semeresi de bu Cuma günü göndereceğimiz insani yardım gemisidir. Mersin’den hareket edecek gemiyle, 10 bin tonun üzerinde insani yardımı Gazze’ye ulaştırmış olacağız. Kaba inşaatı biten 200 yataklı Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi’ni de süratle tamamlayarak, yaraları saracağız. TOKİ, başladığı konut projelerini süratle tamamlayacak. Evleri yıkılan kardeşlerimizin ev imkanını bir nebze olsun gidermiş olacak. Cenin bölgesinde organize sanayi kurma çalışmalarını da bu mutabakatla hızlandırmış olacağız. En temel ihtiyaç olan elektrik, su sorununu da yine bu mutabakatla birlikte çözmenin yolunu açmış bulunuyoruz. Özetle iki ülke arasında varılan bu mutabakat, Filistinli kardeşlerimizin sıkıntılarını önemli ölçüde giderecek, yaşam şartlarını iyileştirecek.”
“Mutabakat ile ilgili görüşmelerin bütün süreçlerinde, Filistinli kardeşlerimizle, Filistinli liderlerle devamlı iletişim halinde olduk, süreçleri kendileriyle paylaştık.” diyen Başbakan Yıldırım, şunları anlattı:
“Gelinen bu noktadan tabiatıya memnunuz. Kanayan bir yara durmuş, süregelen bir sorun çözüme kavuşturulmuştur. Türkiye, Filistin halkının haklı davasının geçmişte olduğu gibi gelecekte de her zaman yanında olacaktır. 14 yıllık iktidarımızda bunu her vesileyle, söylemlerimizle ve eylemlerimizle ortaya koyduk.”
YAZIŞMALAR, BUZLARIN ÇÖZÜLMESİNİ SAĞLADI
“Türkiye olarak temel prensibimiz, kendimiz için istediğimizi başkaları için de istemektir. Herkes için barış, huzur ve esenlik diliyoruz.” ifadelerini kullanan Yıldırım, zamanın akışının bazen olağanüstü gelişmeleri de gündeme getirebildiğini kaydetti.
Ülkeleri ve uluslararası ilişkileri yürütenlerin, son tahlilde “Olağanüstü olayları olağana çevirmek gibi bir mükellefiyetlerinin olduğunu” vurgulayan Başbakan Yıldırım, “Yani kriz istisna, normalleşme esastır. Tıpkı İsrail ile varılan mutabakat gibi Rusya Federasyonu’yla son dönemde karşılıklı atılan adımlar da bizim normalleşme kararlılığımızın bir başka göstergesidir.” dedi.
Rusya ile yaşanan sorunun çözümü yönünde bugünlerde önemli gelişmeler olduğunu aktaran Başbakan Binali Yıldırım, “Biz baştan beri hem ekonomik hem tarihi derinliği olan ilişkilerimizdeki talihsiz gerilimin bir an önce sona erdirilmesi için hep yapıcı bir tutum izledik. Her iki lider arasında bir süreden beri devam eden dolaylı temaslar, nihayet sonuç vermiş bulunuyor. Karşılıklı yazışmalar, Türkiye ve Rusya arasındaki buzların çözülmesini sağlamış gözüküyor. Böylece Rusya ile Türkiye arasında normalleşme sürecinin de başladığını söyleyebiliriz. Her ülke halkı için hayırlı uğurlu olsun.” diye konuştu.
Yıldırım, işlerin bu noktaya gelmesinde birçok gayret, emek olduğunu belirterek, “Özellikle kardeşlerimiz Kazakistan, Azerbaycan ve bölge ülkelerinin liderlerinin bu konudaki yoğun çabaları için şükranlarımızı sunuyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, hükümet olarak çalışmalarının “dostlarımızı artıracağız, düşmanlarımızı azaltacağız” hedef ve şiarıyla hız kesmeden devam edeceğini söyledi.
Başbakan Yıldırım, “Sadece Rusya ve Mısır ile sınırlı değil, Akdeniz ve Karadeniz’i çevreleyen bütün komşularımızla dostane ilişkilerimizi geliştirmek en önemli hedefimiz, şiarımız olacak.” diye konuştu.
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma kararı almasıyla AB’nin yeni ve zorlu bir döneme girdiğini, Birleşik Krallık’ın ayrılışının AB tarihinde ilk ve önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bu kararın toplumlar arası ilişkilerden ekonomiye pek çok alanda yansımalarını kısa sürede göreceğiz. Son yıllarda kendi değerlerinden uzaklaşan AB, şimdi bunun bedelini ödemeye başlamıştır. AB’nin de alınan karardaki mesajı iyi okuyarak, bundan sonra kucaklayıcı vizyon ve gelecek arayışında olması hayati önem taşıyor. Biz, Türkiye olarak her zaman Birliğin güçlenerek devamından yana olduk. Güçlü bir AB’nin yolu ise daha kapsayıcı, hoşgörülü, farklılıklara tahammülü olan bir vizyondan geçiyor.
İngiltere’deki referandum kampanyasında Birlikten çıkmak isteyenler de kalmak isteyenler de sık sık Türkiye üzerinden ayrımcı söylemleri ihmal etmediler. AB’deki bu sapmalar bırakın uzun vadeyi kısa vadede bile olumsuzlukları daha da derinleştirecektir. AB’yi var eden değerlerin düşmanı olan ırkçılık, İslam düşmanlığı, yabancı düşmanlığı, ayrımcılık gibi aşırılıklara karşı mücadele çok daha duyarlı bir şekilde sürdürülebilir. Bu konuda AB ne yazık ki yalnız değildir. Dünyanın çeşitli yerlerinden ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı giderek zemin kazanmaktadır. Politik ve popülist eylemlerin malzemesi olmaya devam etmektedir.”
“MEŞHUR HESAP UZMANI HESAPLA BAKALIM”
Binali Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Muhalefet ülkemize toprak kazandırmanın nesinden rahatsız olur anlamak mümkün değil. Biz vizyon sahibiyiz, biz nüfusumuzun 100 milyon, 150 milyona ulaşacağı dönemleri düşünerek adımlarımızı atıyoruz. Muhalefet, milli gelirin yüzde 1’inin çiftçiye destek olarak ödenmediğini sürekli iddia eder. Tarımsal desteklemelerin milli gelirin yüzde 1’inden az olamayacağını yasa haline getiren biziz. 2015 yılının milli geliri 1 trilyon 953 milyar lira, tarıma verdiğimiz doğrudan destek ise 10 milyar liranın üzerinde. Ofisin ürün alımları için de 1 milyar 60 milyon. Bu destek değil de nedir, Sayın Kılıçdaroğlu?
Tarımsal kredilerin sübvansiyonlarına verdiğimiz 1 milyar 400 milyon liralık destek de çabası. Tarımsal ürün ihracatına desteğimiz 456 milyon lira. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda tarım sektörüne desteğimizin boyutunu daha iyi görüyoruz. Bu desteklerin 2015 yılı sonunda eriştiği meblağ 19 milyar 590 milyon liradır. İşte destek budur, desteksiz atmakla bu işler olmuyor, destek vermekle oluyor. Meşhur hesap uzmanı hesapla bakalım, tarıma destek ne kadar? Hesapla da görelim. Biz; çiftçi, üretici, emekçi söz konusu olduğunda asla ve asla cimri olmayız; kürsüden, masadan değil, kasadan konuşuruz kasadan.”
Başbakan Yıldırım, havza bazlı tarım modelini de uygulamaya koyduklarını bildirdi.
En değerli ve gerekli ürünlerden başlamak suretiyle, her bir ürünü en verimli olduğu alanlarda destekleyeceklerini vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Çiftçimiz hangi ürünü, nerede, ne zaman edecek, onu önceden bilecek; toprağa rastgele tohum saçma dönemi artık geride kalacak. 930 ilçemizde havza bazlı üretim için çalışmalar tamamlanmak üzere. Ağustos ayı itibariyle yapılacak, ekilecek ürün listesini, tek tek çiftçilerimizle paylaşacağız.”
Toplulaştırma ve sulamayı birlikte ele aldıklarını, sulama yönetimindeki çok başlılığa son vereceklerini belirten Başbakan Yıldırım, “Sulama birliklerinin beceriksizliklerini ortadan kaldıracağız. Her işletmeyi Tarım Bakanlığından 16 bin personele zimmetlemiş bulunuyoruz. Her işletmenin bir uzman sorumlusu olacak. Hayvan varlığımızı da artırmak için ne gerekiyorsa çalışmaları yapıyoruz. Bu doğrultuda aile işletmelerini daha çok destekleyeceğiz. Genç çiftçilere 30 bin lira hibe desteği, bunlardan sadece bir tanesi…” diye konuştu.
Hayvancılıkta havza modelini geliştireceklerini anlatan Yıldırım, “Yetiştirici bölgesi”, “Süt üretim bölgesi” gibi bölgelere ayıracaklarını, doğu ve güneydoğuyu yetiştiriciliğin merkezi haline getireceklerini, 550 lira olan buzağı desteğini daha da artıracaklarını kaydetti.
TİGEM’i damızlıkçılar birliği ve özel sektör iş birliği içinde damızlık üretim merkezi haline dönüştürdüklerini vurgulayan Yıldırım, “Tabiri caizse hayvan üretim merkezleri şekline dönüşecek. Meraların kullanımını sağlamak için mera ıslah alışmaların daha da hızlandırıyoruz.” ifadesini kullandı.
Binali Yıldırım, AK Parti’nin, hayatın her alanında ne ihtiyaç varsa çözüm üreten, sorunun parçası değil çözümün öncüsü olan parti olmaya devam ettiğini, bundan sonra da aynı anlayışla çalışacaklarını bildirdi.
“ADINIZ HOŞUNUZA GİTMİYOR, DEĞİŞTİREBİLECEKSİNİZ”
“İçişlerinde vatandaşlık hizmetlerinde devrim gibi düzenlemeler geliyor” diyen Yıldırım, evlenme ve ölüm gibi nüfus olayları için artık nüfus müdürlüklerine gitmeye ihtiyaç kalmayacağını kaydetti.
Vatandaşın acısını, sevincini bir tarafa bırakıp, bürokrasiyle uğraşmayacağını ifade eden Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Vatandaş bundan böyle mahkeme kararına ihtiyaç duymadan, sorunlu ya da yanlış ve sorunlu yazılımda olan adlarını, soyadlarını değiştirme hakkına sahip olacak. Soyadınızı beğenmiyorsunuz, mahkeme kararına lüzum yok. Değiştirebileceksiniz basit bir işlemle. Adınız hoşunuza gitmiyor, değiştirebileceksiniz. Bunun için mahkemelere gidip, duruşmalar yapıp, ‘neden böyle oldu, niye değiştiriyorsun?’ gibi sorulara vatandaş muhatap kalmayacak. Bununla da sınırlı değil. Önemli bir devrim; pasaport ve ehliyet işlemi artık bundan böyle nüfus idarelerinden yapılacak. Polisten alınıyor, nüfus idarelerine veriliyor. Böylece emniyetteki 5 bin polis, trafikte, güvenlikte daha etkin, asli görevlerine dönmüş olacak. Ayrıca adres değişikliklerini bildirme, saklı nüfusa tescil kolaylıkları getirirken, bir değişiklik de evlendirme yetkisiyle ilgili olacak. Buna göre, Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürülen köylerin muhtarlarına da evlendirme yetkisi veriyoruz. Ayrıca il ve ilçe müftüleri de resmi nikahları kıyabilecek. Hayatın her alanında hizmetlerimiz kesintisiz devam ediyor.”
‘HEP BERABER REİSİ BAŞKAN YAPALIM’ SLOGANI
Solandaki gençlerin, “Hep beraber reisi başkan yapalım.” sloganları üzerine Yıldırım, “Merak etmeyin, merak etmeyin o da olacak. O da olacak, o da olacak. Evelallah o da olacak. Hiç merak etmeyin. Ayrılmak yok, yola devam.” karşılığını verdi.
Başbakan Yıldırım, otoyolun, bittiğinde 5 ildeki toplam 25 milyona doğrudan hizmet vereceğine işaret ederek, İstanbul’dan Bursa’ya 45 dakika, İzmir’e 2 saat 50 dakika, Eskişehir’e 2 saatte gidilebileceğini kaydetti.
“Yol medeniyettir, medeniyetin gereğini yapmak da AK Parti’nin meziyetidir.” diyen Yıldırım, yakıt ve zaman kaybından sağlanacak tasarrufun yılda 700 trilyon olacağını belirterek, bu paranın ise cepte kalacağını bildirdi.
AK Parti döneminde üç şeye çok dikkat ettiklerini, bunların az yakıt, az nakit, az vakit olduğunu anlatan Yıldırım, şöyle konuştu:
“Bütün yollarda, bütün projelerimizde az yakıt, az vakit, az nakit dedik. Yolları böldük, milleti birleştirdik. Yolları böldük, hayatları birleştirdik. Yolları böldük, gönülleri birleştirdik, gençleri birleştirdik. Bu arada bayram trafiğinden en fazla etkilenen bu bölgedeki vatandaşlarımızın gidiş ve dönüşleri rahat olsun diye köprünün açılışını öne aldık. Normalde daha sonra açılacaktı. Dedik ki ‘bayram keyiften eziyete dönüşmesin, vatandaşlarımız sevdiklerine kavuşmak için daha rahat seyahat etsin.’ Bu nedenle köprüyü bayramdan önce açıyoruz. Bu vesileyle bayramda tatile çıkacak bütün vatandaşlara hayırlı yolculuklar diliyorum. Ama unutmayın yolların kralı yok, yolların kuralı var. Unutmayalım. Siz, siz olun kurallara uyun, sevdiklerinizi üzmeyin. Onlara sağ salim kavuşun, hasret giderin. Bayramınız zehir olmasın, dikkatli olalım, yorgun ve uykusuz yola çıkmayalım. Sizin mutluluğunuz bizim gururumuzdur.”