Ana Sayfa DIŞ POLİTİKA, İÇ POLİTİKA 15 Ekim 2024

Köprüden önceki son çıkış

Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Köşe Yazarı Mustafa Kartoğlu, köşe yazısında altı çizilecek konulara değindi.

Kartoğlu, ‘Köprüden önceki son çıkış’ başlıklı yazısında şunları söyledi:

“Geçen hafta sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk ve Sırbistan ziyaretleri dönüşünde, bölgesel ve ulusal ‘birlik’ çağrısı içeren iki önemli mesaj verdi.

Türkiye-Suriye ile ilişkilerin normalleşmesinin, “İsrail saldırganlığı ve yayılmacılığı karşısında birlik” bağlamında önemini vurguladı.

Suriye’ye karşı ikinci önemli tehdit olarak ‘PKK/YPG terörü’ne işaret etti.

‘Ulusal birlik’ çağrısını da DEM Parti’ye yaptı ve “terör örgütü PKK/YPG ile bağını kes” mesajı verdi.

***

Zira PKK/YPG bir taraftan Türkiye’ye karşı terör uygulayan, Türkiye’nin birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliğine tehdit.

Bir taraftan Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine tehdit.

Ayrıca, tıpkı İsrail gibi, parası, silahı, silahlı eğitimi ABD tarafından sağlanıyor, saldırganlığı, yayılmacılığı ve işgalciliği de ABD tarafından korunuyor.

Bu da, terör örgütünü, Türkiye’nin ulusal güvenliği ve bölgesel güvenlik için daha önemli bir tehdidin parçası haline getiriyor.

***

O yüzden Erdoğan, DEM’e, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin DEM eş başkanlarıyla tokalaşmasını “olumlu” değerlendirerek, ‘köprüden önce son çıkış’ı gösterdi.

“Türkiye’de terör yöntemleri ile bir yere varılamayacağı çok nettir. Artık herkesin bunu anlamış olması gerekir. Bölgemizdeki gelişmelere bakıldığında, ülkemizdeki huzur ve barış iklimini tahkim etmek, herkes için en hayırlısıdır. Terör örgütleriyle çevrelenmiş bir coğrafyada, Irak’ta gerilimlerin, Suriye’de iç savaşın yaşandığı, İsrail’in vahşileştiği bir dönemde içeride barışın tesisi önem kazanıyor. Meseleleri terör dışı yöntemlerle ortadan kaldırmaya her zaman varız” dedi.

Ve çok açık konuştu: “Buna rağmen ‘biz irademizi demokrasi dışı odaklara teslim ediyoruz, her adımımızı bu anlayışla atıyoruz’ demek, yapıcı bir yaklaşım olarak görülmez. Terörün her türlüsüyle mücadele ederiz.”

***

DEM’in terör örgütünden özgürleşebileceğine dair bir işaret vermediğini de not edelim.

Bu öngörülmüştür.

Zira ne Erdoğan ne de Bahçeli, sadece ‘çağrı ve beklenti’ içerisinde değiller.

Erdoğan’ın, konuşmasında Suriye’de Rusya’nın öneminden söz ettiği bölüm de buna işaret ediyor. Erdoğan, Suriye’de ‘iki taraf’tan söz etti: Suriye’nin yanında Rusya ve İran. Karşısında ise ABD, İngiltere, Almanya…

İkinci tarafın PKK/YPG terör örgütünün hamiliğine soyunduğunu, bunun Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı en büyük tehdit olduğunu hatırlatan Erdoğan, buna karşı Rusya, İran ve Suriye’nin ‘küçük hesapları bir yana bırakarak’ daha etkili tedbirler alması gerektiğini vurguladı.

Erdoğan, Irak için de benzer bir durum olduğunu da ekledi.

Ve hem Israil hem terör örgütlerine karşı ‘dayanışma’ içinde ‘bölgenin kurtarılması’ gerekliliğine işaret etti,

***

Bu bana, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Eylül ayındaki BM Genel Kurulu sırasında yaptığı bir basın toplantısında söylediklerini anımsattı.

Lavrov, ABD’nin hukuk dışı bir şekilde Suriye’de bulunduğunu ve (PKK/YPG ile) Suriye petrolünü, tahılını yağmalayan bir yarı devlet kurduğunu vurguladı.

Ardından, “Kürt örgütleri, kendilerini terör gruplarından ayırmalı ve sonunda Suriye devleti çerçevesinde yaşamaktan başka çareleri olmadığını anlamalıdır” dedi.

***

Bu, Rusya’nın PKK/YPG’yi Suriyeli Kürtlerden ayırdığını gösteriyor.

Lavrov da bunu teyit eden şu önemli arka planı ekledi açıklamasına:

“Bazı aşamalarda arabuluculuk yapmaya istekliydik. Başkan Trump, ABD askerlerini Suriye’den çekeceğini açıkladığında Kürt temsilciler (PKK/YPG) hemen yanımıza geldiler. Birkaç gün sonra Amerikalılar fikirlerini değiştirdiklerini ve çekilmeyeceklerini açıkladılar. Bu, Kürtlerin geleceğine dair uzun vadeli bir vizyon içeren bir pozisyon değil. Şam’la müzakere etmeliler. Bildiğim kadarıyla Türk komşuları yardım eli uzatmaya hazır.”

***

Lavrov’un sözleri, PKK/YPG’nin -kendilerinden çok- ABD’ye bağımlı olduğunun farkında olduklarını göstermesi açısından da önemli.

O bakımdan Erdoğan’ın açıklamaları ne kadar DEM için köprüden önceki son çıkış anlamına geliyorsa, Lavrov’un sözleri de YPG için aynı anlama geliyor.

Trump’ın ABD’de yeniden başkanlık koltuğuna oturması Suriye’den çekilmeyi yeniden gündeme getirebilir.

Kanımca, rakibi Kamala Haris’in kazanması halinde de bu ihtimal var.

Bu konunun Türkiye, Rusya ve ABD’de aynı anda konuşuluyor olması, sıcak gelişmelerin habercisi.”

selyus