Ana Sayfa DIŞ POLİTİKA, İÇ POLİTİKA 21 Ocak 2023

Türkiye seçimleri: Partiler yarışa hangi pozisyonda giriyor?

Genar Araştırma Şirketi’nin sahibi, dailysabah köşe yazarı İhsan Aktaş, Türkiye’de hayati önem taşıyan 2023 seçimlerini köşesine taşıdı.

İhsan Aktaş yazısında: “Türkiye’de genel seçimler artık ülke sınırlarını aştı. Amerika Birleşik Devletleri, kıta Avrupası ve İngiltere dahil olmak üzere tüm büyük Batı ülkelerinin gazeteleri, dergileri ve stratejik kurumları Türkiye seçimlerini düşünmeye başladı.

Rusya ve ABD’nin karşı karşıya gelmesi nedeniyle Rusya, NATO üyesi ülkeleri bir kenara bırakarak Türkiye seçimlerini hiç olmadığı kadar önemsemeye başladı. Ayrıca Çinli bir strateji kurumu geçen hafta Türkiye ile ilgili bir rapor yayınladı. Raporda, hükümetin son yirmi yılda yaptığı yatırımlarla Türkiye’nin gelişmiş ülkeler oluşumuna ulaştığı belirtiliyor.

Elbette Türkiye’deki seçimler, öncelikle hükümetin dış politika duruşu nedeniyle yabancıların ilgisini çekmeye başladı.

Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türk hükümetinin Rusya-Ukrayna savaşındaki tarafsız ve dengeli politikası, Azerbaycan-Ermenistan savaşındaki liderliği ve Türk devletinin oluşum ve olgunlaşma sürecini tetiklemesi. Devletler Teşkilatı (BDÖ) da Türkiye ve Asya’daki Türk devletleri ile yeni stratejinin bir parçasıdır.

Türkiye, normalleşme süreciyle birlikte Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve hatta Suriye ile ilişkilerini yeniden düzenledi. Ayrıca İsrail ile Türkiye arasında yaklaşık 10 yıldır bozulan ilişkiler karşılıklı büyükelçi atama aşamasına geldi.

Ülkenin askeri başarıları sadece Suriye ile sınırlı kalmadı. Türkiye, Erdoğan liderliğinde Karabağ ve Libya’daki çatışmaları da nüfuza dönüştürmeyi başardı. Dolayısıyla hükümetin sağlam duruşu malum. Muhalefet bloğunun pasif ve dağınık imajı, Türkiye’nin küresel muhaliflerine, muhalefetin ülkeyi bir fetret dönemine sürükleyeceği konusunda güven veriyor. Dolayısıyla Türkiye’de bir sonraki seçimlerde dış dünyadaki dostların ve düşmanların destekleyeceği takımları vardır. Demokrasilerde halkın oyu, küresel oyuncular ne isterse istesin partileri iktidara getirir ve iktidardan uzaklaştırır.

MUHALEFET BLOĞU

Muhalefet bloğu yaklaşık bir yıl önce bir araya geldiğinde, daha ilk gün seçimi kazanıp iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AK Parti) yeneceklerine karar verdiler. Salgının ekonomide yarattığı bunalımlı seyir, tedarik zincirlerinin aksaması ve Ukrayna-Rusya savaşının yarattığı belirsizlik muhalefeti umutlandırdı. Muhalefet kendi içinde mücadelesini sürdürürken, iktidar da karşılaştığı sorunları çok iyi anlamış, tarif etmiş ve birer birer çözmüştür.

Altı ay önce tüm oklar muhalefetin önde göründüğünü gösteriyordu ama bugün adım adım hükümet muhalefetten daha iyi bir konuma geldi.

Cumhur İttifakı’nı temsil eden AK Parti’nin oyları yüzde 40 civarında ölçülürken, ittifak ortağı Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) oyları şu anda yüzde 8,5-9 civarında. Büyük Birlik Partisi’ni (BBP) Cumhur İttifakı’nın bir parçası olarak düşündüğümüzde, ittifakın toplam oyları galibiyete yuvarlanacaktır.

Öte yandan muhalefet bloğu bitiş çizgisine dört ay kala cumhurbaşkanı adayını belirleyemedi. Bir yıl boyunca bir masa etrafında buluşup her gün birbirleriyle savaştılar.

Muhalefet partileri geçen 4 1/2 yılda ne politika geliştirebildiler ne de siyasi vizyon ortaya koyabildiler. AK Parti’nin ekonomiden ve başka sebeplerden dolayı iktidarını kaybedeceği için gelip iktidarı alacaklarına da inanıyorlardı.

Muhalefet partilerinin oy oranları bu arada birer birer zayıflamaya başladı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) oyları yüzde 22’ye düştü. İyi Parti (IP) yalnızca %11 tarafından destekleniyor. “Altılılar tablosunun” gayri resmi yedinci üyesi olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) ise yaklaşık %12-12,50’ye yükseldi. Bunları öyle sayıp toplasak bile muhalefet partilerinin toplam oyları hükümeti kurmaya yetmiyor.

The Washington Post’ta geçen hafta yapılan bir analizin başlığı “2023’te Dünyanın En Önemli Seçimi Türkiye’de Olacak”. Büyük gazeteler bugünlerde Batı’da benzer haberlere sahip. Tabii Türkiye’nin jeopolitik duruşuna ve Kafkasya’dan Avrupa’ya nüfuzuna bakacak olursak, Türk halkının tercihi gerçekten de dünya için çok kritik.

KADERİN İRONİSİ

Kaderin bir cilvesi olarak, bugün oy dağılımı seçmenlerin bir önceki genel seçimlerdeki seçimine çok yakın.

Seçmenin bireysel taleplerini ele alan Erdoğan ise daha dinamik davranmayı başarıyor ve daha avantajlı bir konumda görünüyor. Muhalefet partileri de kalan dört ayda aday gösterme, politika oluşturma ve bu politikayı kamuoyuna iletme zorluklarıyla karşı karşıya.

Muhalefet partilerinin en büyük sorunlarından biri de HDP’nin henüz netleşmemiş olması.” İhsan Aktaş (dailysabah)

YAZININ İNGİLİZCE VERSİYONU

The general elections in Türkiye have now crossed the borders of the country. Newspapers, magazines and strategic institutions of all major Western countries, including the United States, continental Europe and the United Kingdom, have begun to ponder the Turkish elections.

Due to the confrontation between Russia and the U.S., Russia started to care about the Turkish elections like never before, setting aside the NATO member countries. Moreover, a Chinese strategy institution published a report on Türkiye last week. The report mentions that Türkiye has reached the formation of developed countries, as the government conducted investments in the recent two decades.

Of course, the elections in Türkiye started to attract the interest of foreigners, primarily due to the foreign policy stance of the government.

The neutral and balanced policy of the Turkish government, especially the leader of the government, President Recep Tayyip Erdoğan, in the Russia-Ukraine war, his leadership in the Azerbaijan-Armenia war, and his triggering of the formation and maturation process of the Turkic States Organization (STO) is also a part of the new strategy with Türkiye and the Turkic states in Asia.

With the normalization process, Türkiye has reorganized its relations with Saudi Arabia, the United Arab Emirates (UAE), Egypt and even Syria. Moreover, the relations between Israel and Türkiye, which were sour for about a decade, have reached the level of reassigning ambassadors reciprocally.

The military achievements of the country were not limited to Syria. Türkiye has also managed to turn the conflicts into influence in Karabakh and Libya under Erdoğan’s leadership. Therefore, the government’s robust stance is well known. The passive and scattered images of the opposition bloc give confidence to the global opponents of Türkiye that the opposition will drag the country into an interregnum. Therefore, friends and foes in the outside world have their teams to support at the next elections in Türkiye. In democracies, the people’s vote brings the parties to power and takes them out of it, no matter what the global players wish.

The opposition bloc

When the opposition bloc came together about a year ago, they concluded on the first day that they would win the election and defeat the ruling Justice and Development Party (AK Party). The opposition got hopeful due to the depressive course of the economy caused by the pandemic, the disruption of supply chains and the uncertainty caused by the Ukraine-Russia war. While the opposition continued to fight within itself, the government realized the problems it faced very well, described and solved them one by one.

Six months ago, all arrows indicated that the opposition seemed in the front, but today, step by step, the government has come to a better position than the opposition.

The votes of the AK Party, representing the People’s Alliance, are measured to be around 40%, while its alliance partner, the Nationalist Movement Party (MHP), is currently at 8.5%-9%. When we consider the Great Unity Party (BBP) as a part of the People’s Alliance, the total votes of the alliance will round up to the win.

On the other hand, the opposition bloc could not name their presidential candidate four months before the finish line. They met around a table for a year and fought one another every day.

Opposition parties could not develop a policy over the past 4 1/2 years and could not put forward a political vision either. They believed they would also come and take over the government because the AK Party would lose power due to the economy and other reasons.

The voting rates of the opposition parties began to weaken one by one in the meantime. The Republican People’s Party’s (CHP) votes have fallen to 22%. The Good Party (IP) is backed by only 11%. The Peoples’ Democratic Party (HDP), the unofficial seventh member of the” table of six,” rose to about 12%-12.50%. Even if we count them as so and add them all together, the total votes of the opposition parties are not enough to form a government.

“The World’s Most Important Election in 2023 Will Be in Turkey,” reads the heading of an analysis the other week in The Washington Post. Major newspapers have similar coverage nowadays in the West. Of course, if we look at the geopolitical stance of Türkiye and its influence from the Caucasus to Europe, the choice of Turkish people is indeed very critical for the globe.

Irony of fate

By the irony of fate, the distribution of votes today is very close to the electorate’s choice at the previous general election.

And Erdoğan, who addresses the individual demands of the voters, manages to act more dynamically and appears to be in a more advantageous position. Opposition parties also face the challenges of nominating a candidate in the remaining four months, formulating a policy, and communicating this policy to the public.

One of the biggest problems of the opposition parties is that the HDP has not yet defi. İhsan Aktaş (dailysabah)

selyus