İlim Adamı ve emekli devlet yöneticisi Sedat Kasarcı, namıdiğer Sedat Hoca, manevi alemi unutmamak ve ibret almak için çok anlamlı bir yazı kaleme aldı. Kasarcı “100 sene sonrasını hayal edelim” başlıklı yazısında ebedi aleme göç ettikten sonra geride kalanların hal ve hareketlerini de anlattı.
SEDAT KASARCI’NIN ‘100 SENE SONRASINI HAYAL EDELİM..!!” BAŞLIKLI YAZISI
“Değerli dost ve kardeşlerim:
Aşağıdaki yazıyı okumamız ömrümüzden bir, iki dakika alır.
Şayet okursak dünya ve ahiret hayatımıza çok şey kazandıracaktır.
Değerli kardeşlerim;
Mesela 2120 yılında akrabalarımız ve arkadaşlarımızla birlikte hepimiz toprak altında olacağız, evlerimizde yabancılar oturacak, mal ve mülkümüze başkaları sahip olacak, bizden hiçbir şey hatırlamayacaklar.
Mesela bizden kim dedesinin babasını hatırlıyor ki ?
Biz insanların hafızasında sadece bir satır olarak kalacağız, isimlerimiz eşkalimiz unutulacak….
100 yıl sonra toprak altında, karanlığın ve sessizliğin ortasında dünyanın ne kadar boş olduğunu, hayallerimizin ne kadar saçma olduğunu anlamış olacak ve keşke ömürlerimizin tamamını iyiliklerle ve güzel amellerle geçirseydik temennisinde bulunacağız.
Mademki hayattayız o halde ibret alalım ve değişelim.
Allah’ım, bize doğru yolu göster.
Allah’ım, akıbetimizi hayreyle.
Allah’ım, bizden razı olarak canımızı al. Amin.
Değerli kardeşim:
ÖLECEĞİN GÜN İÇİN TELAŞLANMA!
Onca değer verdiğin bedeninin başına neler gelecek diye kaygılanma!
Ne olacak, nasıl olacak diye hiç üzülme!
Çünkü Müslüman kardeşlerin senin için gerekenleri yapacaklar.
1- Elbiselerini bedeninden çıkaracaklar.
2- Bedenini yıkayıp gusledecekler.
3- Yeni elbisen olan kefeni bedenine giydirecekler.
4- Evinden dışarı çıkaracaklar.
5- Ve yeni evine, kabre götürecekler.
6- Cenaze merasimin için birçokları işlerini bırakıp gelecekler.
7- Özel eşyalarını toplayacaklar.
Elbiselerin, çanta ve ayakkabıların, ne varsa hepsini seçip ayıracaklar;
Muvaffak olurlarsa onları sadaka olarak fakirlere dağıtacaklar…
Emin ol, sen öldükten sonra kimse işini gücünü bırakıp senin hasretini çekmeyecek.
İşler ve ticaret kaldığı yerden devam edecek.
Senin görevin bir başkasına devredilecek.
Malın ve servetin bölüşülecek, mirasçıların hepsini sahiplenecek.
Sen ise kazandığın o malların hepsinden tek tek hesaba çekileceksin.
Öldükten sonra senden alınacak ilk şey adındır.
O nedenle öldüğünde sana “cenaze” derler. Kimse seni isminle çağırmaz.
Sana namaz kılmak için geldiklerinde, adını sormazlar, “cenaze nerede?” diye sorarlar.
Omuzlarında taşıdıklarında ve defnettikleri zamanda da adını söylemezler, cenazeyi tutun derler…
O hâlde dikkatli ol; soy, mezhep, milliyet, para ve makam seni aldatmasın…
Bu dünya ne kadar değersiz, karşılaşacaklarımız ise ne kadar da büyük ve korkunç!
Öldükten sonra senin için 3 tür üzüntü olur.
1- Seni biraz tanıyanlar, “Yazık!” derler.
2- Seni daha fazla tanıyan dost ve arkadaşların birkaç saat veya en fazla birkaç gün üzülür, sonra da şakalarına ve gülüşlerine devam ederler.
3- Yokluğunu ve ayrılık acısını derinden hisseden ailen ise birkaç hafta, birkaç ay veya en fazla bir yıl üzüntünü yaşarlar,
Sonra da seni kendi hatıralar arşivine atarlar.
İşte bu şekilde senin halk arasındaki öykün son bulur.
Güzelliğin, sağlığın, çocukların, evin, eşin, malın ve mülkün ne varsa hepsi elinden çıkar ve gerçek öykün başlar.
Yani ahiret hayatın…
Peki, ölüm için, kabir için, ahiret içi ne kadar hazırız?
Bu, üzerinde durmamız ve çokça düşünmemiz gereken bir gerçektir.
Bu mübarek aylar ve kabul edilen dualar hürmetine bizleri affet, kabir ve cehennem azabından koru.
Yolculukta yardım et bizlere Allah’ım! Âmin.
Saygı ve sevgilerimle…
Sedat (Hoca) Kasarcı