İstanbul Takipte Haber Sitesi olarak, daha önce “Kişisel Markalaşma” konusunda görüşlerini aldığımız ve alanında uzman olan Ertuğrul Müyesseroğlu ile bu kez artan Sosyal Medya Bağımlılığı konusunu ele aldık.
Merhaba Ertuğrul bey, biz sizi yakinen tanıyoruz fakat bilmeyen okuyucularımız için biraz kendinizden bahseder misiniz? Ertuğrul Müyesseroğlu kimdir? Neler yapar?
Ertuğrul Müyesseroğlu, “Merhaba, yaklaşık 10 senedir dijital pazarlama alanında kişi, kurum ve kuruluşlara danışmanlık ve eğitim hizmeti vermekteyim. Aynı zamanda dijital pazarlama ile ilgili tecrübelerimi paylaştığım bir blog sayfam (www.ertugrulmuyesseroglu.com) bulunuyor. Bunun yanında gönüllü olarak sivil toplum kuruluşlarının sosyal sorumluluk projelerinde de yer almaktayım.”
Büyük küçük tüm okuyucularımızın anlayabileceği bir şekilde “Sosyal medya nedir?” sorusunu nasıl cevaplarsınız?
Müyesseroğlu, “Bu sorunun en net cevabı “İnternet = Sosyal Medya” demek olacaktır. Bilinenin aksine sosyal medya, Facebook, İnstagram gibi sosyal medya mecralarından ibaret değil internet ortamında bulunan haber sitesi, blog sayfaları, sosyal medya mecraları vs hepsi sosyal medya tanımının içerisinde…”
Sosyal medya kullanımının artması ne gibi sonuçları oldu?
Müyesseroğlu, “Sosyal medya kullanımının artmasının temelde iyi ve kötü denilebilecek iki sonucu olduğunu söyleyebilirim. Özellikle bilgiye ulaşımı kolaylaştırması ve iletişi arttırması sosyal medyanın pozitif yönleri olarak gözüküyor. Bunun yanında sosyal medyada geçirilen sürelerin hızla artması, burdaki iletişim kanallarının kötü amaçlı kişiler tarafından kullanılması ise negatif yönleri olarak öne çıkıyor diyebilirim.”
Sosyal medyada geçirilen sürenin artmasının ne gibi bir negatif etkisi bulunmakta?
Müyesseroğlu, “Sosyal medyada geçirilen sürenin artması aynı zamanda bir bağımlılığında habercisi diyebilirim. Ülkemizde internet kullanıcıları internet de günlük ortalama 7 saat vakit geçiriyor ve bu sürenin yaklaşık 3 saati facebook, instagram gibi sosyal medya mecralarında gerçekleşiyor. Düşünebiliyor musunuz, günün 7 saati uyuyoruz, 7 saatini okulda ya da işte geçiyoruz, 7 saatini de internet de yani sosyal medyada geçiriyoruz! Geriye ise kendimize ayırabileceğimiz 3 saat gibi bir süre kalıyor.”
İletişim kanallarının artmasının ne gibi bir negatif etkisi bulunuyor?
Müyesseroğlu, “Sosyal medyada kapalı ve açık olmak üzere iki türlü iletişim biçimi olduğunu söyleyebiliriz. Açık iletişimi herkesin görebileceği şekilde yaptığımız paylaşımlar oluşturuyor. Bu sosyal medyada bir durum paylaşımı olabileceği gibi bir habere yapılan yorum ya da profil bilgileri olabilir. Kapalı iletişim ise karşılıklı iki kişinin sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiği ve sadece kendilerinin görebildiği mesajlaşmaları kapsamakta…
Maalesef genç yaşlı birçok internet kullanıcısı yaş, cinsiyet, ruh hali, eğitim durumu, konum gibi kendisiyle ilgili birçok kritik bilgiyi sosyal medyada açık bir şekilde paylaşmakta.. Bu durum ise kötü niyetli kişilerin kendileri için hedef seçmelerine yardımcı olmakta.. Bu bilgileri kullanarak birçok kişinin mağdur edildiğini görmekteyiz.”
Peki sosyal medya bağımlısı olup olmadığımızı nasıl anlayabiliriz?
Müyesseroğlu, “Bu durumu kişinin kabul etmesi oldukça güç olmakla beraber tespiti çok kolay! Örnek vermem gerekirse “Lavaboya telefonunuzu götürüyor musunuz?”, “Metrodan çıkar çıkmaz telefonunuzda neler olup bittiğini kontrol ediyor musunuz?”, Sosyal medyada ilgi çekmek için saçmaladığınız oluyor mu?, Düzenli olarak kullandığınız sosyal medya mecrası üçten fazla mı?, Sosyal medyada gerçekte olmadığınız biri gibi mi görünmeye çalışıyorsunuz? sorularına vereceğiniz cevaplar size yol gösterebilir.”
Sosyal Medyada saçmalamaktan kastınız nedir?
Müyesseroğlu, “Sosyal medyada ilgi çekebilmek, daha fazla takipçi ve beğeni elde edebilmek için normalde yapmayacağınız paylaşımlarda bulunmayı kastediyorum. Bu bazen bir küfür, bazende cinsellik içeren bir paylaşım olabilir. Bunlar içerisinde belkide en masum olanı selfie, ilgi çekebilmek adına hayatlarını riske atarak son 6 yılda selfie çekmeye çalışırken hayatını kaybedenlerin sayısı 259 kişi, bildiğiniz gibi ülkemizde dahi selfie çekmeye çalışırken hayatını kaybedenler oldu.”
Belediyeler, meydanlarda vapurlarda ve otobüs gibi diğer toplu taşıma araçlarında ücretsiz internet erişimi sağlamakta bu durum hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Müyesseroğlu, “Kişisel olarak çok iyi niyetli bir çalışmanın sosyal medya bağımlılığını destekleyen bir unsura dönüştüğünü düşünmekteyim. Ortalama 7 saatleri bulan internet kullanımı bize bağımlılık eşiğinin aşıldığını göstermekte, bunun daha fazla artmasını desteklemek yerine önüne geçmek için bir şeyler yapmaya başlamalıyız. Hatta ilerleyen dönemde tütün ve alkol bağımlılığı ile nasıl mücadele ediliyorsa benzer bir şekilde de sosyal medya bağımlılığı ile de mücadele etmek zorunda kalabiliriz.
Bu yüzden kütüphane, araştırma ve kuluçka merkezleri gibi yerler dışında internet erişiminin verilmesinin toplumumuza yarardan çok zarar verdiğini düşünmekteyim. İnsanlar vapurda internetin değil, boğazın tadını çıkarmaya teşvik edilmeli…”
Sosyal medya bağımlılığı konusunda neler yapılabilir?
Müyesseroğlu, “Özellikle 1980 sonrası doğan ve “Y Kuşağı” olarak tabir edilen benim gibi yetişkinlerin internet ile ilk haşır neşir olan kuşak olduğunu söyleyebilirim. İnternet ile çok hızlı bir şekilde tanıştık ve bu tanışmaya maalesef hazırlıklı değildik.. Hal böyle olunca internetin iyi kötü tüm yönlerini deneyimlendik ve bu deneyim bizi tecrübe sahibi yaptı. Şimdi ise elde ettiğimiz bu tecrübeyi gelecek kuşakların yararına olacak şekilde aktarmayı başarmamız gerekiyor.
Elde ettiğimiz deneyimin sonuçlarından yola çıkarak, bilinçli sosyal medya kullanımına dair hem gençlere hemde ebeveynlere yönelik eğitim, seminer vb çalışmaların yapılmasının oldukça yararlı olacağını düşünüyorum.”
Aileler sosyal medya bağımlılığı ile ilgili ne yapmalı?
Müyesseroğlu, “Anne babanın bu konudaki yaklaşımı çok önemli.. Ailelerin bu konudaki ilk raksiyonu çocuklarının sosyal medyaya erişimini engellemek oluyor. Bu durum çocukların alternetif yollar üreterek daha tehlikeli sonuçlar ortaya çıkmasına neden olabilmekte. Bunun yerine anne ve baba dahil ailenin tüm bireyleri için kuralları baştan belirlenmiş kontrollü özgürlük ve eşit kullanım hakkının bulunduğu bir ortam oluşturulması sosyal medya bağımlılığı ile mücadele etmek için iyi bir başlangıç olacaktır.”
Sosyal medya bağımlılığının bir tedavisi var mı?
Müyesseroğlu, “Sosyal medya bağımlılığı ile ilgili psikolojik danışmanlık merkezleri aracılığı ile tedavi olarak bu bağımlılıktan kurtulmayı başaranların olduğunu biliyoruz.”
Ertuğrul bey, İstanbul Takipte ekibi olarak gerçekleştirdiğimiz bu keyifli sohbet için teşekkür ediyor başarılarınızın devamını diliyoruz.