ERKEN SAHUR, GEÇ İFTAR
Yaz ramazanlarının tadı bir başka… Geri gele gele her yıl, geldi yerleşti yazın tam ortasına bu yıl… Çocukluğumun uzun sıcak yaz günlerinde tanışm
ERKEN SAHUR, GEÇ İFTAR
Yaz ramazanlarının tadı bir başka…
Geri gele gele her yıl, geldi yerleşti yazın tam ortasına bu yıl…
Çocukluğumun uzun sıcak yaz günlerinde tanışmıştım oruçla…
Ondan mıdır bilmem ama yaz ramazanlarını daha çok severim…
Çocuk gözümle baktığımda, bir kere okul tatil, bütün gün sana ait…
Mahalle camiindeki Kuran Kursu’ndan geriye kalan zamanda arkadaşlarınla oynayabilirsin…
Geniş dallarıyla huzurlu bir gölge sağlayan ceviz ağacının altında uzun ve koyu bir sohbet yapabilirsin…
Bol bol kitap okuyabilirsin…
Akşam olup ta iftar, teravih ve sahur üçgenine girildi mi, neşeli, keyifli ve eğlenceli saatlerde başlıyor…
Anadolu’nun kendi halinde kanaatkar yaşayan şehirlerinde benim çocukluğumda belediyeler sokak iftarı, çadır iftarı falan vermezlerdi…
Alışılagelmiş geleneksel yapı kendi içinde samimi sıcak, komşu, eş-dost ve akrabaların davet edildiği iftarlar ve sahurlarla yürürdü…
Neşeyle yemekler yenir, dualar edilir, namazlar kılınır, üzerine demli çaylar içilirken tatlı tatlı sohbetler edilirdi…
İftarla sahurun arası yakın olduğundan bu keyif sahura kadar sürer, sahur yapılır herkes evine giderdi…
Yaz ramazanlarının tadı bir başka…
Oysa kışın öyle mi?
Trafik sorununun trajik bir soruna dönüştüğü bir metropolde yaşıyorsanız, işiniz evinize uzaksa, pazar günleri dışında ailece ağız tadıyla oruç açmak ne mümkün!
Ya işyerinde adet yerini bulsun kabilinden bir kaç lokma birşey atıştıracaksınız, ya metroda, metrobüste yakalanıp çantanızdaki su ile iktifa edeceksiniz, ya en yakın belediye çadırına kapağı atacaksınız, yada dişinizi sıkıp kan ter içinde eve gelene kadar bekleyeceksiniz…
Yağmur, çamur, soğuk, rüzgar, kar, buz, fırtına da cabası…
O yorgunlukla yediğiniz yemeğin verdiği ağırlık belki de çoğu zaman koltuğa çöküp kalmanıza sebep olduğundan teravih namazının ardından el sallamaktan başka bir çare bırakmıyor size…
Neredeyse ikindi vakti mesainin bittiği, akşam ezanına çok geniş bir zaman diliminin kaldığı, ne kadar trajik bir trafik sorunu da olsa, evinizle işiniz ayrı yakalarda bile olsa, Marmaray ile denizlerin altından efsanevi yolculuklar yaparak sevdiklerinizle iftar sofrasının başında tatlı tatlı sohbet ederek oruç açmayı beklediğiniz, içeride yer kalmamış olsa bile serin serin avluda kıldığınız teravih namazından sonra keyifle çaylarınızı yudumladığınız, sahura kadar canlı ve hareketli bir şehrin enerjisi ile şarj olduğunuz, açık havada eş dost birlikte muhabbetle sahur yaptığınız yaz ramazanlarının tadı bir başka değil midir sizce de?
Her ne kadar erken sahur ile geç iftar arasında bu sıcaklarda neredeyse 18 saatlik koca bir sabır dilimi olsa da…
Veli DALBUDAK
Benzer Yazılar
-
Terkos gölünde hayran bırakan manzara
-
Yenidoğan Çetesi’nin yargılanmasına bugün başlanacak
-
Yunan seyircisi, Panathinaikos Maccabi Tel Aviv maçında Filistin’e destek verdi
-
15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde kostümle koşan şahıs yakalandı
-
Savcıyı makamında tehdit eden çete üyelerinden 5’i tutuklandı
-
Reis İstanbul İl Başkanlığı için kimi işaret edecek?
-
8. SULTANBEYLİ KİTAP FUARI ÇADIRINA SIĞMADI
-
Bağcılar’da okuma yarışmalarında başarılı olan öğrenciler bisikletle ödüllendirildi
-
İstanbul’da yağışlara rağmen barajlardaki doluluk oranı düştü
-
AK PARTİ GENEL MERKEZİNE MESAJIM VAR!
-
Kayapınar Belediyesi PKK’lı Eş Başkanlarının cesaretine bak hele (!)
-
İstanbul teşkilatları Tevfik başkanla ayağa kalkar