TANZANYA’DA 15 TEMMUZ
15 Temmuz sıradan bir tarih değil. Büyük bir tarih…
Önemli bir tarih. Kırılma noktası…
Hiçbir şeyin asla aynı kalamayacağı bir tarih.
Gerçek tarih… Hakikat…
Herşey gözlerimizin önünde oldu…
İpi dışarıda olan sinsi bir terör örgütünün akıllara durgunluk veren darbe girişimi Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde milletin göğsünü siper etmesiyle başlarına geçirildi.
“İpi dışarıda” tabirini özellikle kullanıyorum.
Çünkü 15 Temmuz’da başarısız olan bu darbe girişimi “ipi elinde tutanları” da büyük hayal kırıklığına uğrattı.
İlk şoku atlattıklarında, büyük bir pişkinlikle bunun kontrollü darbe olduğunu söylemeye başladılar.
Yani herşey Erdoğan’ın senaryosuydu onlara göre.
İçeride de “kontrollü darbe” lafına kimin sahip çıktığını biliyorsunuz.
Sahibinin sesi ana muhalefet yürüyüşçüsü Kemal Kılıçdaroğlu.
Batı menfaatlerinin yılmaz savunucusu…
İpi elinde tutanlar, zannetmeyin ki “ne yapalım bunca emek verdiğimiz sinsi çetemiz bu işi başaramadı. En iyisi biz bu sevdadan vazgeçelim” dediler.
Tam tersine, hatta biraz da hırçınlaşarak başka atraksiyonlara yelken açtılar.
Ekonomik bir savaş başlattılar mesela.
Yüklendikçe yükleniyorlar…
Siyasi bir savaş başlattılar. Dünya üzerindeki gücümüzü zayıflatmaya yönelik…
Psikolojik bir savaş başlattılar. Bizim ak dediğimiz herşeye kara diyorlar.
Stratejik bir savaş başlattılar. Bizi yalnızlaştırmak istiyorlar.
Taşeronlar üzerinden bir savaş başlattılar. Bizim terörist dediğimiz herkesin müttefik olarak koluna giriyorlar.
Farkındasınız veya değilsiniz ama içerideki mücadeleden daha önemlisi dışarıda yapılıyor.
Üstelik orada iş daha zor. Çünkü farklı mecralarda, farklı yöntemlerle çatışmalar devam ediyor orada.
Ve asla vazgeçmeyecekler hedeflerinden.
Bu yüzden dış ülkelerdeki büyükelçiliklerimiz, konsolosluklarımız, koordinatörlüklerimiz, temsilciliklerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, işadamlarımız, vatandaşlarımız zehir gibi olmak zorunda.
Unutmayalım, hiçbir şey boşluk kaldırmaz.
Tüm misyonlarımız boşluk bırakmadan insanüstü bir enerjiyle çalışmak zorunda.
Yine unutmayalım ki, FETÖ bizim bıraktığımız geniş boşluklarda at koşturdu fütursuzca.
Başta devlet olmak üzere her birey doldurabildiği kadar boşlukları doldurmalıdır.
Bugünlerde, geç keşfettiğimiz Afrika’da bulunuyorum.
Biz kendi içimize kapanırken, Batı öyle bir yerleşmiş ki buralara.
İkinci el taşeron kullanmaya bile başlamışlar.
Burada da 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında özellikle Büyükelçiliğimiz öncülüğünde çeşitli faaliyetler gerçekleştiriliyor.
Bunların bazılarına ben de katılma fırsatı buldum.
Öncelikle 13 Temmuz Perşembe akşamı, Diyanet İşleri Başkanlığı Tanzanya Koordinatörü Muhammed Çiçek tarafından organize edilen ve şehitlerimiz için okunan hatimlerin duasının yapıldığı sohbet toplantısına katıldım. Çeşitli STK’ların, derneklerin, işadamlarının katıldığı bu güzel ve anlamlı gecede hatim duasını Tanzanya’lı bir kardeşimiz yaptı.
14 Temmuz Cuma günü ise Büyükelçiliğimiz’de, Türkiye’de eğitim görmüş Tanzanyalılar’a yemek verildi. Kendilerine 15 Temmuz hakkında görsel materyal izlettirildi.
Ve nihayet 15 Temmuz Cumartesi günü Büyükelçiliğimize davet edilen kalabalık bir toplulukla birlikte anma töreni gerçekleştirildi. Maslahatgüzar Yunus Belet’in 15 Temmuz ve FETÖ ile ilgili bilgilendirici konuşması ve şehitlere saygı duruşuyla program sona erdirildi.
Tüm faaliyetlere Tanzanya medyası yakın ilgi göstererek 15 Temmuz ve FETÖ gerçeğini halka yansıttılar.
Bu gece 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, millet tarafından kapatıldı. Televizyondan canlı izleme imkanı buldum. Kalkışmanın seneyi devriyesinde, köprü öyle kapatılmaz böyle kapatılır diyordu adeta millet.
Muhteşem bir görüntüydü. 8.000 km. uzaktan bile heyecanlandım, gözlerim yaşardı.
Açılışı yapılan Şehitler Makamı göz kamaştırıyordu.
TBMM ve Külliye’de yapılan törenleri de izledim.
Millet bir kere daha devletine sahip çıktı.
Bu saatten sonra Devlet, hiç boşluk bırakmaksızın güçlü, kudretli ve müşfik olmalıdır.
Bundan sonra her yıl bir öncekinden daha zorlu olacaktır.
Daha fazla sorun yığılacaktır kapımızın önüne.
Kırmadan, dökmeden, yıkmadan, yakmadan büyük bir ustalıkla büyük reformlar gerekiyor Devlet’te.
Bu saatten sonra ya Büyük Devlet oluruz, yada emperyal devletlere lokma oluruz.
Bunu başarmak bizim elimizde.
Kimse bize bunu altın tepside sunmayacak.
Yeter ki vatan hainleri içimizde olmasın.
Benzer Yazılar
-
Reis İstanbul İl Başkanlığı için kimi işaret edecek?
-
8. SULTANBEYLİ KİTAP FUARI ÇADIRINA SIĞMADI
-
AK PARTİ GENEL MERKEZİNE MESAJIM VAR!
-
İstanbul teşkilatları Tevfik başkanla ayağa kalkar
-
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul diye bir derdi yok: iste ispatı!
-
AK Parti kongrelerde kuracağı kadrolarla 2002 ruhunu yakalayabilecek mi?
-
Kongreleri yeni il başkanı yapmalı
-
Anketlere inanmasak da AK Parti’de ciddi değişim şart
-
Reis tehlikeyi 6 yıl önce görmüş ve partisini uyarmış
-
Aman ha, Özgür Özel’e çok dikkat edin!
-
Sokağın beklentisi!
-
Seçimin faturasını sadece ilçe başkanlarına kesmek doğru değil!